Kıbrıs adasında iki toplumun eşit haklara sahip olması için yapılan son görüşmeler Temmuz 2017’de yapılmıştı. Garantör ülkeler ve Kıbrıs adasındaki iki siyasi kesimin temsilcileri konferans niteliğinde bir dizi görüşmelerde bulunmuştu. Garantör ülke Türkiye ve Kuzey Kıbrıs siyasi temsilcilerinin iyi niyet ve yaklaşımlarına karşı Rum yönetimi ve Yunanistan şımarık ve akla ziyan istekleri yüzünden masayı deviren taraf olarak tarihe geçmişti. O günden bugüne Kıbrıs için siyasi konular iki tarafın iç meseleleri ve seçimleri olmuştur. Birleşmiş Milletler için New York ziyaretleri yapan tarafların temsilcilerinin görüşmeleriyle sorun tekrardan gündeme gelmiş, çözüm ya da adanın eşit yönetilmesi adına konuşmalar yapılmıştır.
***
Kuzey Kıbrıs lideri Sayın Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle başlayan müzakereler için yaptığı basın açıklamalarında “Kıbrıs adasının yer altı ve yer üstü kaynakları çözüm sonrası ortak zenginliktir.” diyerek Rum Yönetimi’nin yaptığı hidro karbon çalışmalarına bir nevi itiraz etmiştir. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu nazik diplomasi cevabını güney siyaset kurumunda anlayan olmuş mudur? Olmamıştır. Başta İtalyan Eni Şirketi ve diğer paydaşlarıyla Rum Yönetimi deniz altı sondaj ve tespit çalışmalarını sürdürmüştür.
***
Geçtiğimiz günlerde garantör ülkemiz Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 265 nolu açıklamasında Rum Yönetimi’nin 7 Numaralı sözde ruhsat sahası için uluslararası şirketlere davette bulunması hakkında açıklama yapmıştır. Açıklamada Türk dış politika yapıcıları açık ve net bir dille kararlılıklarını ve haklarını belirtmişlerdir. “Rum Yönetimi’nin aldığı bu kararla Kıbrıs Türkünün haklarını gözardı etmelerini, tek taraflı olarak sınırlandırdığı 7 numaralı sözde ruhsat sahası için uluslararası şirketlere davette bulunma kararı almış olmalarını endişe ile karşılıyoruz.” demişlerdir. Dışişlerinin açıklamasının devamında bahse konu olan 7 numaralı sözde ruhsat sahasının önemli bir bölümünün, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı içinde olduğunu da belirttikleri görülmüştür. Türkiye uluslararası hukuk ve anlaşmalara sebeple Kuzey Kıbrıs ve kendi deniz sahası için sondaj başta olmak üzere her türlü manevra yapmaya hakkı vardır. Dış politika yapıcıları başta Rum Yönetimi ve sözde alanlarda arama ve sondaj yapacak olan ülke ve şirketlere açık bir şekilde “Yaptırmam!” demektedir. Garantör ülkemiz Türkiye’nin yaptığı bu açıklama Kıbrıs Türkünün menfaati ve hakları içindir. Fakat adada sözüm ona yeri geldiğinde çözüm ve barış isteyen Rum Yönetimi’nin yaptığı hidro karbon arama faaliyetleri barış ve çözümden çok uzaktır. Hal böyle olunca Kuzey Kıbrıs siyaset ve müzakere yapıcıları halen daha masaya dönmek için yaptıkları gayret ve istekler de beyhudedir. Kuzey Kıbrıs için çözüm Rum kesimi ile yapılan görüşmelerde değildir. Çözüm, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu sorunlarında jeostratejisinin sağladığı avantajdadır.