Yarım asırlık Kıbrıs sorunu tekrardan Birleşmiş Milletler’in (BM) birinci önceliği ve çözüm için gayret ettiği çalışmalara başladığı sürece girer mi? Siyasi coğrafyamızda bu gibi bir sürü soru cevap beklemektedir. Ölümlerin ve göz yaşının hâkim olduğu Ortadoğu coğrafyasında reel politik yaklaşımla öncelik sırasına göre Kıbrıs sorunu kaçıncı sıradadır? Kıbrıs müzakereleri 50. yılındadır. Yarım asırdır müzakere adı altında toplanan garantör ülkeler ve muhatap Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler çözümü ne kadar istemektedir? Veyahut, müzakere ve mekik diplomasisi yöntemiyle sorun gerçek manada sağlıklı bir zeminde tartışılıp görüşülmekte midir? Görev süresi bir dönem daha uzatılan BM Barış Gücü, Kıbrıs adasını ne kadar daha ortadan ikiye bölmeye devam edecektir? BM misyonu Kıbrıs adasına kalıcı ve adil bir barış için hangi siyasi fikri ortaya koymuştur? Bu sorular uzar gider. Çözüm ise film şeridi halinde izlediğimiz heyetlerin dilek ve temennilerinden öteye gidemeyen bir süreçtedir.
***
BM Genel Kurulu için hafta başından itibaren 130’dan fazla devlet ve hükümet başkanı okyanus ötesinin güzel şehri New York’a doğru yola çıktılar. Bu liderlere ek olarak Kıbrıslı müzakereciler ve liderler de New York’ta temaslarda bulunmak ve Kıbrıs sorunu üzerine mülakatlar yapmak için yola çıktılar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Sayın Kudret Özersay da ilgili personeliyle BM’de ziyaret ve görüşmeler yapmaktadır. Kuzey Kıbrıs’ta teslimiyetçi çözüm ve çözümden beslenen tarafların aksine, Sayın Özersay BM ziyaretlerini ve Kıbrıs’a bakışının çözümden daha büyük bir perspektifle TAK’a yaptığı mülakatında vurguladı. Özersay “tek gündemimiz Kıbrıs sorunu değil” diyerek Ortadoğu siyasi sorunlarının daha ön planda olduğunu farklı bakış açısıyla ortaya koydu. Aslına bakarsanız bu mantık ve düşünceyle Sayın Özersay Kıbrıs sorununu çözüme götürecek en önemli siyasi aktör olabileceğini de belirtmiştir. Söylem ve eylemleri okumasını bilen, duygusal bağ ve teslimiyetten uzak, sorunu değerlendiren; Kıbrıs Türkünün haklı olduğu eşit yönetim ve söz hakkını almaya daha yakındır. Çünkü Kıbrıs sorununun çözümü, garantör ülkelerin birbirileri ile görüşmesi veya Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın dediği ‘’Kıbrıs’ta bulunacak herhangi bir çözümün asıl kurgulayıcısı ve uygulayıcısı Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olacaktır’’ yaklaşımından çok uzaktır. Bakan Özersay’ın siyasi coğrafyayı okuması ve problem konuları bilmesi, bu konulara Kıbrıslı Türkleri ve KKTC siyasetini çözüme ortak etme düşüncesi, doğal olarak çözümsüz kalan Kıbrıs sorunu için çözüm yoludur. Kıbrıs adasının Ortadoğu jeopolitiği için konumu ve Kuzey Kıbrıs’ın AB’ye dahil olmamış finans ve siyasi sistemi bölgede rol almasına ve garantör ülkesi Türkiye ile Doğu Akdeniz ve Ortadoğu zenginlik ve haklarından yararlanması demektir.