İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

117-Filin Zinciri 19.04.2018

Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı, seçildiği günden itibaren canla başla gece gündüz demeden Kıbrıs Türkü’nün 50 yıldır gasp edilen haklarını alabilmek adına Kıbrıs Rum Yönetimi ile defalarca değişik yer ve zamanlarda müzakere masasına oturdu. Son yıllarda Kıbrıs sorunu adına önemli ve katılımlı müzakereleri Cumhurbaşkanı Akıncı yaptı. New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteriyle, Crans Montana’da garantör ülkelerin de katılımıyla yüksek seviyede ve önemde müzakereler gerçekleşti. Tam bitti, çözülüyor dediğimiz an Rum Yönetimi’nin çözümden uzak ve uzlaşıya kapalı mantığıyla görüşmeler on ay önce sonlandı. Hafta başında BM’nin ev sahipliğinde iki lider Sayın Akıncı ve Anastasiadis, akşam yemeğinde bir araya geldiler. Sayın Akıncı yemek sonrası yaptığı açıklamada “Yaptığımız toplantıda yeni bir durum ortaya çıkmadı. Taraflar Crans Montana’da hangi noktadaysa o noktada olmaya devam ediyor.” dedi. Açıklamasının devamında, “Gelinen aşamada ben sürekli olarak söylüyorum, yanlış bir anlaşılmaya da meydan vermemek için altını çizmek istiyorum. Hiçbir şey artık eskisi gibi olamaz. Bu artık mümkün değildir. Crans Montana’da sonuçlanan süreç, beraberinde bir sürü ders de getirmiştir. Bundan iki taraf da yararlanmalı ve geleceğe bakarken bunları da dikkate almalıdır.” demiştir. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözlerinden anlaşılan federasyon modelli çözümü ve birleşme ihtimalini Rum Yönetimi Crans Montana’da bırakmıştır. Siyasi tarihimiz yazıldığında Kıbrıs sorununun sarı öküzü Crans Montana olarak tarihte yerini alacaktır. Sayın Akıncı yine açıklaması içinde “Gene dönelim, içerde başlayalım konuşmaya. Konuların etrafında dön babam dönelim. Müzakereciler gitsin saatlerce tartışsın, sonra liderler gelsin saatlerce onlar da konuşsun. Bir yere varamasınlar. Bu dönem kapanmıştır. Bu geçmişe ait bir olaydı.” diyerek Kıbrıs sorunun ve müzakerelerinin real politik kurallar çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurgulamıştır. Sonucu olmayan ucu açık ve belirsiz ortam Kıbrıs Türkü’nün kaybından başka bir şey değildir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisi, siyaset ve devlet kurumlarıyla siyasi coğrafyasındaki konumu ile kilit ve stratejik bir pozisyondadır. Bunun için de Kuzey Kıbrıs’ın tek başına tanınma inancının tekrardan inşa olması şarttır. Hindistan’da filleri yetiştirmek için, onları küçükken kalın bir zincirle kazığa bağlarlarmış. Tabi yavru filin bu zinciri koparabilmesi, kırabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir. Küçük fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır, defalarca dener ama sonucu değiştiremez, özgürlüğüne kavuşamaz. Yıllar geçer, fil kocaman olur. Bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık. Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz. O özgür olamayacağına inanmıştır. Artık kırılamayan şey filin zinciri değil inancıdır. Biz de federasyon modelli çözüm arayışı sebebiyle inancımızı yitirmiş olabiliriz. Fakat Kıbrıs Türkü ve Devleti siyasi coğrafyasının pozisyonunu iyi kullanarak kırılamayan talihini kırabilecek güç ve kudrete sahiptir. KKTC’deki siyaset yapıcılar çözüm stratejisini değiştirerek yeni bir yol bulmalıdır.