Nisan 2015’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Mustafa Akıncı, günümüze kadar yürüttüğü müzakere sürecini kendi parametreleri doğrultusunda bir takvime bağlayarak devam ettirdi. Birleşmiş Milletler (BM) genel sekreterinin değişmesi, Kıbrıs özel temsilcisinin görev süresinin dolması, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçimleri gibi dünya gündemi için önemli evreleri Kıbrıs müzakere sürecine bağladı. Son olarak da dünya gündeminden yerel gündemi meşgul eden Güney’deki Başkanlık seçimleri ve KKTC’deki genel seçimlere kadar gelindi. Bu takvim sürecini hep birlikte izledik. Bitti değimiz “an” Alplere taşınan bir müzakere dönemi, vermişti verilmemişti diye yorumlanan, sonradan verildi ama geri alındı diye duyduğumuz “harita” mevzuları oldu geçti. 4×100 metre bayrak yarışı gibi birbirini izleyen, sona gelindiğinde elde hiçbir şey olmayan bir dönemi izledik. Hız ve aceleyle yürütülen süreçte, ha şimdi oldu olacak heyecanı hepimizi mutlu etti ve yordu. Olmayınca artık olmaza kadar getirdi.
***
Kıbrıs sorunu ve müzakere süreci, aynı köyde yaşayan iki ailenin tarla sınırı için verdikleri kavga ve sonrasında barışmak için yaptıkları görüşmelerden daha önemli bir konu olduğu için müzakere ve Kıbrıs sorununa yaklaşım devlet aklı ve millet menfaati için sakin, ağır ve iki kere düşünüp bir kere hareket ederek yapılmalıdır. Yoksa Anadolu’da bolca söylenen ve her söylendiğinde haklı olunan güzel bir atasözünün dediği gibi ‘acele işe şeytan karışır’. Niyetler iyi; fakat süreç ve takvim iyi niyet için belki de olumsuz olabilir. Birey yaşamı için 5 yıllık seçilme süreci kısa bir andır. 5 yılda yarım asırdır yapılamayan, yapılmak istenebilir. Bunun için de acele edilmiş olunabilir. Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’nun siyasi yapısı ve jeopolitik konumu göz önüne alındığında Kıbrıs adasının iki toplumlu siyasi yapısına imrenerek bakacak bir dolu Orta Doğu ülkesi olduğu aşikardır. Mevcut siyasi yapı ve bölgemizdeki çatışma ortamı devam ettiği sürece KKTC’de siyaset yapıcı devlet aktörleri iç sorunlara yapısal çözümler bularak Kıbrıs Türk halkına hizmet etmelidir.
Derinya ve Aplıç kapıları
Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı, Derinya ve Aplıç kapılarında incelemelerde bulunmak için bölgede geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret yaptı. Bu ziyaretlerinde Cumhurbaşkanı Akıncı “Derinya ve Aplıç’ın açılması kararının üzerinden neredeyse 3 yıl geçti. Türk tarafı olarak yolları bitirdik; ancak Rum tarafı Aplıç’ın güney kısmındaki 2,5 kilometre civarındaki yolu henüz tamamlayamadı.” şeklinde açıklama yaptı. Açıklamanın bütününde müzakere sürecindeki gibi bir acele ve hızlı olunması gereken bir anlam/mana yüklüdür. Burada da “acele işe şeytan karışır” atasözünü düşünerek acele etmemeliyiz. Bir iki, üç beş yıl ya da bir insan için 40-50 yıl bir ömür denebilir ve her şeydir. Fakat devletin ve milletin bekası için bir ömür denilecek süre bir “an” kadar kısadır. Kaderimiz olan coğrafyada bireyin aklından ziyade devletin aklıyla hareket etmeliyiz ki millet ve devletimiz daim olsun.