Son yazılarımda sıklıkla Kıbrıs müzakereleri için gerekli uygun ortamın olmadığını, görüşmelerin sonuç yerine mevcut durumu daha da çıkmaza taşıyacağını yazmıştım. Yazılarımdaki amaçsa Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın çözüme olan inancı ve seçildiği günden itibarenki gayretinin yanlış zaman ve belki de yanlış Rum liderle çözüme gidemeyeceğindendir. 27 Nisan Perşembe günkü “Anastasiadis’ten ‘U’ dönüşü” başlıklı yazımda, AKEL Genel Sekreteri Kiprianu’nun Rum lider Anastasiadis için “Başkanlık uğruna değişime başladı” sözleri üzerinden zaman ve kişinin yanlış olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Müzakere sürecinin devam etmesi halinde Güney’in görüşü ve çözüme olan iklimi ortadayken Kıbrıs Türk tarafının sadece çözüm dilencisi konumunda olacağını da defalarca yazmıştım. 2017 yılı itibarıyla Cenevre sonrası ara bölgede devam eden fiziki olarak yapılan ama madde olarak hiçbir aşama kaydedilmeyen görüşmelerde tek kazanan 2018 seçimleri için kampanya yapan Anastasiadis ve siyasi düşüncesi olduğunu da defalarca yazmıştım.
AKEL Genel Sekreteri’nin dediği gibi Rum lider seçim sürecine girdiği için değişim ve dönüşüme müsait, bu süreçte koltuk derdine düşmesi sebebiyle her türlü manevra ve siyasi ayak oyununa açık olduğu bir zamandadır. 17 Mayıs’taki yapılan görüşmede Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı görüşmeler sonrası yaptığı açıklamayla anlatmaya çalıştığım noktaya gelmiştir. Sayın Akıncı açıklamasında “Hiçbir Kıbrıslı Türk lider böyle bir anlayışı kabul edemez” diyerek Rum heyetinin ve liderinin içinde bulunduğu durumu en yetkili ağızdan tescil ve tespit ederek konuya noktayı koymuştur.
Koltuk için savaş
Anastasiadis 2018 seçimlerinde tekrar iktidara gelebilmek için tüm metot ve yolları deneyecektir. Güney siyasetinde can kaybı yaşamaktadır. Geçen hafta RIK radyosunda Kıbrıs Rum Ortodoks kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos açıklamasında “Tek bir T.C. kökenlinin gitmemesini kabul etmesi olumsuz bir unsurdur.” diyerek Rum lider Anastasiadis’e desteğinin azaldığını ima etmiştir. Rum lider de bu tepkilerden sonra masanın bam teli niteliğindeki konularda çok sert dille açıklama yapmış, seçime ve sandığa dönük politikalara sarılmıştır. Sayın Akıncı 23 Mayıs günü yaptığı açıklamada, seçildiği günden itibaren Türk tarafı olarak çözüme sağduyu ve olumlu yaklaştıklarını; fakat Rum yönetiminin tavrının süreci çıkmaza soktuğunu tekrar dile getirmiştir. Rum liderin ön şartlarının kabul edilemez olduğunu da söylemiş, 11 Şubat 2014 Liderler ortak açıklamasındaki “Konuların birbiriyle ilintili müzakere edilmesi” maddesine de tamamen aykırı olduğunu da belirtmiştir.
***
Durum bu kadar açık ve nettir. Rum müzakere heyeti ve lideri çözümden uzak bir politika izlemektedir. Rum kilisesinin desteğini ve seçmenin oyunu alabilmek adına demokrasi ve real politik kuraldan uzak siyaset planlamaktadır. Bunu içerisinde sözde deniz alanlarını savunma adına, Kıbrıs Türk halkı namına Akdeniz’de faaliyet gösteren Barbaros Hayrettin Paşa gemisine taarruz ve saldırı bile düşünebilecek pragmatist bir yaklaşıma sahiptir. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı ve Türk tarafı siyaset yapıcıları kontrollü devlet aklıyla süreci değerlendirmelidirler.