Uzunca bir süredir umut ve heyecanla izlediğimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın sürdürdüğü Kıbrıs sorununa dair görüşmeler, ikinci Mont Pelerin zirvesiyle yıkılmış, umutlarımız ve hayallerimiz sonlanmıştır. Yoğunlaşan, seyrelen, hızlanan, yavaşlayan, New York’a giden, İsviçre’ye taşınan, bir hafta araya giren ve sonra tekrar kırk yılda çözülmeyenin iki günde çözme hayaliyle toplanan federasyon modelli çözüm çökmüştür. Ercan Havalimanı’ndaki açıklamasında ‘güzel bir haber vermek isterdim ama ne yazık ki olmadı’ manasında bir açıklama yapan Akıncı, üzgün ve yorgundur. Görüşmeler esnasında çözüm için yeterince taviz vermiş ve yine de bir umut olamamış, çözümü yakalayamamıştır. Her fırsatta kendi savını parametreleriyle savunmuş ve sınırlandırdığı süreç 2016 sonu olduğu için son 30 güne girmiştir. Kırk yıllık sorun otuz günde nasıl çözülür bilinmez; ama bir umut ve hayalle bu sayılı günleri de bekleyeceğiz. Nasrettin Hoca’nın “göle maya çalıp, yoğurt olmasını beklemesi” gibi. Nasıl olsa yıllardır bekliyoruz, bir ay daha bekleriz…
***
Bu süreçte, ilgili ilgisiz taraflar yorumlar yapmış; cadı avına çıkılmış; eksik ve yanlış nerede soruları aranmış ve süreç irdelenmiştir. Peki içteki ve dıştaki faktörlerin temsilcileri neler söylemiş, bakacağız.
***
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “Onurlu bir çözüme eğer yanaşırlarsa, böyle bir çözümde KKTC olarak eşit iki kurucu devletten biri olarak yerimizi alırız. Ama gelmiyorlarsa da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yolumuza devam ederiz” diyerek, 2017 yılı ile birlikte KKTC olarak yeni bir plan ve çözümü kendimizin belirlediği bir zeminde ararız demektedir.
***
Rum Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos “Her çıkmaz, bize sıfırdan başlama fırsatı verir” demiştir. Mont Pelerin görüşmeleri sonrasında ise “Çünkü sona ulaşmalarının, yani bir anlaşmanın söz konusu olmadığına hep inandım. Çünkü Türkler her şeyi istiyor” demiştir. Kamuoyuna yansımayan ama Başpiskoposun kastettiği Türk tarafının istekleri nelerdir? Müzakere heyeti süreci artık basına açıklamalıdır.
***
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da TİM toplantısındaki konuşmasında Rum heyetinin anlamsız toprak isteklerine cevap olarak “Dur bakalım, orada bu kadar şehit kanı var. Neyi veriyorsun?” diyerek dosta düşmana karşı Kıbrıs’ın ve KKTC’nin önemini canlı yayında söylemiştir. Konuşmasının devamında Güney Kıbrıs’ın uluslararası toplantı ve faaliyetlere gittiğinde adanın tamamını kapsayan Rum bayrağı ile gitmesini “Bir defa sizin böyle bayrağınız olamaz ki. Burada bir KKTC var. Sen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’sin. Kuzeyde Türk Cumhuriyeti var. Bunu göreceksin.” demiştir. Konuşmasının devamında “bu iş uzatılmamalı” diyerek bu yıl sonunu hedef göstermiştir.
Sonuç: 2016 yıl sonu ‘federasyon modelli’ çözüm için son tarihtir. Siyaset yapıcılar farklı bir çözüm siyaseti üzerinden KKTC’yi tanıtmalıdırlar.