Kıbrıs müzakere süreci, zirveler, liderlerin buluşması ve uluslararası aktörlerin müdahil olması ile gelinen süreç Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın seçilmesi ile tekrardan hareketlenmiş ve çözüme yaklaşıldığı hissini uyandırmıştır. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın seçim sürecinde kampanyasının sıklet merkezinin çözüm ve barış sloganları üzerine kurması ‘çözüm eşittir Akıncı’ mantığını oluşturmuştur. Göreve başladığı tarihten itibaren kendisi ile özdeşleşen ‘çözüm ve barış’ anlamlarına uygun bir şekilde elinden geldiği kadar, ‘iki Limasollu’ adaya barış getirecek sınırlar kalkacak ve federasyon modelli çözümde birleşilecek tezini anlatmış ve savunmuştur. Akıncı kendi savları doğrultusunda çözüm için de 2016 yıl sonunu hedef koymuş ve dönemsel olarak, yoğun ve gizli bir diplomasi çalışması yürüterek süreci New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un başkanlığında ‘mini zirveye’ ve sonrasında ‘Neo-liberallerin fikir tepesi’ ve Vatikan’ın sadık evlatlarının seçildiği İsviçre’nin Mont Pelerin bölgesine taşımıştır. Mont Pelerin görüşmelerinin son günü gece yarısına kadar süren görüşmeler sonrası KKTC Cumhurbaşkanlığı resmi Twitter hesabından “Rum tarafının maksimalist tavrından vazgeçip makul çizgiye yaklaşmaması nedeniyle, Mont Pelerin görüşmeleri sonuçsuz kaldı.” şeklindeki mesaj ile sürecin sonladığını sosyal medya üzerinden öğrenmiş olduk.
***
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu KKTC’li basın mensuplarının otelini gece yarısı ziyaretiyle basını bilgilendirmiştir. Anadolu’da var olan “öküz öldü, ortaklık bitti” tabiriyle sert bir üslupla Rum yönetimini suçlamış ve sürecin sonlanmasının sebebi onlardır demiştir. Cumhurbaşkanı Akıncı da Ercan Havalimanında yaptığı basın açıklamasında sürecin durmasıyla ilgili “Önemli olan zihniyet. Olayı müzakere etmeden en başında bitirme felsefesi. Bu felsefe bir iyi niyet felsefesi değil. Kıbrıs Türk tarafının verebileceği bir şey var, o da toprak. Toprakla ilgili makul bir çizgide uzlaşacağız, onlar da bize 53 yıldır gasp edilen ortaklık devletindeki haklarımızı iade edecektir. O eşitlik hakkımızı istiyoruz, onların da toprakta hakları var” şeklinde açıklama yapmıştır. Bu sözlerinde toprak iadesi ile devletten hak almayı söylemiştir. Tarih de devlet demek, toprak demektir. Toprak hakimiyetin ne kadar az olur ise, devlet yönetiminde de söz sahibi olman o kadar azdır. Onun için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkarak mevcut yapıyı koruyarak haklı olduğumuz Kıbrıs adasının yönetiminden hakkımızı almalıyız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmalıyız. Taviz ve teslimiyetle söz sahibi olunmayacağını da görmeliyiz. Sayın Akıncı referansları doğrultusunda 2016 yıl sonu çözüm yılı olmalı demişti. Mont Pelerin ‘de çöken görüşmeler ile bu süreçte olumsuz sonuçlanmak üzere. Kasım ayının bittiğini ve son ay Aralık’ta bir mucize gerçekleşmez ise 2016 yılı bitmiş Sayın Akıncı’nın parametrelerine göre çözüm başka bahara kalmıştır.