İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

29-‘’Fedakarlık’’ say say bitmez… 25.08.2016

Kıbrıs sorununda 2016 yıl sonunu Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ve müzakere heyeti federasyon modelli bir çözüm için hedef belirlemişti. 23 Ağustos’ta başlayan ve 14 Eylül’de son bulacak olan 7 görüşme, sorunun nihai bir çözüme ulaşmasında ya da ulaşmamasında oldukça önemlidir. Bu hassas süreç öncesi basına yansıyan müzakere heyeti ve Sayın Aknıcı’nın söylemleri üzerinden konuyu ve tahmini sürecini değerlendirelim. KKTC Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu’nun Kıbrıs Postası’nda çıkan ‘Yoğunlaştırılmış müzakereler öncesi doğalgaz anlaşması gerginliği’ başlıklı haberinde Mısır Petrol Bakanı’nın önümüzdeki hafta Güney Kıbrıs’ı ziyaret edeceği ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Mısır arasında doğalgaz anlaşması imzalanacağının açıkladığını söylemesi Cumhurbaşkanı Akıncı’nın defalarca dile getirdiği ‘doğal kaynaklarımız çözüm sonrası ortak zenginliğimizdir’ söylemine ters düşmektedir. Kuzey Kıbrıs müzakere heyetinin çözüm için yaptığı fedakarlığa Rum yönetiminin tutumuna örnek olacak olan bu hamle, sözcü Burcu’nun da dile getirdiği gibi böylesi bir girişimin Kıbrıs sorununun çözümüne zarar vereceği aşikârdır. Kıbrıs adasını ilgilendiren bölgedeki enerji yatakları ve doğal zenginlikleri, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlarının ortak zenginliği olduğunu düşündüğümüzde GKRY tarafından bu kaynakların çıkarılması, işletilmesi gibi çalışmalar için çözüm sürecinde ve öncesinde tek taraflı yaptığı girişimle Kıbrıs Türklerinin ortak haklarını ve zenginliklerini gasp ettiği ortadır. GKRY’nin bu gibi sürece zarar verecek girişimleri say say bitmez. Cumhurbaşkanımızın da çözüme yönelik yaptığı iyi adımlar say say bitmez. Real politik  göz önüne alındığında Akıncı’nın yıl sonu hedefi doğru ve mantıklıdır; lakin GKRY’nin tavrı ve çözüme uzak tarzı da ortadadır. Bunun bilincinde olan Akıncı “Anastasiadis tarihsel bir liderlik yapsın.” demektedir. İyi niyet ve istekler güzeldir. Amaç da ‘üzüm yemek, bağcıyı dövmemek’ olduğu için real politik çerçevesinde GKRY adımlar atmalı mantıklı makul yaklaşım ile süreç sonlanmalıdır. 

Çözüm olmazsa ne olur?

2004 yılı Annan Planı sürecinde ‘Yes Be Annem’ kampanyaları ile Kıbrıs Türkünün menfaatine ters bir anlaşma metni, gayri milli kişilerin istek ve teslimiyet politikaları sayesinde Kuzey Kıbrıs’ta ‘evet’ çıkarak oylandı. Lakin Güney Kıbrıs halkının ‘hayır’ demesi ile anlaşma olumsuz sonuçlandı. KKTC halkı kaderine terk edilirken, çözüme darbe vuran GKRY AB’ye alınarak ödüllendirildi. Yine bir süredir, Annan Planı sürecindeki gibi kamuoyuna barış ve çözüm söylemleri ile umut aşılanıyor. Sözde güzel olan dilekler eylemde gerçekleşmeme ihtimali yüksek olan sözler kulağa hoş geliyor. Sürecin kuvvetle muhtemel GKRY’nin uzlaşı ve barıştan uzak tavrı ve görüşü sayesinde olumsuz sonuçlanacağı düşünülmeli ve BM nezdinde görüşmeler kapandığında KKTC halkı ile idari kadroları hayal kırıklığı yaşamadan yoluna bakmalıdır. Çünkü KKTC’nin bölgedeki stratejik konumu sayesinde tek başına devlet olarak uluslararası sisteme dahil olması real politikaya çok daha yakındır.