Türkiye, Rusya ve İsrail arası ilişkilerin Doğu Akdeniz politikası ve jeopolitiğini etkileyecek şekilde tekrar başlaması hiç şüphesiz üç büyük devlet için de ‘kazan kazan’ mantığının bir ürünüdür. Doğu Akdeniz’de enerji bağlamında diplomasi savaşları olurken Kıbrıs adasında varlığı olan iki toplum Türk ve Rum kesimi nasıl bir politika izleyeceklerdir? Bu izleyecek oldukları siyaset ve strateji gelecek devamlılıklarının birer göstergesi olacaktır. Temmuz ayının başı itibari ile Türkiye, Rusya ve İsrail ilişkilerinin iyileşmesine paralel olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) de görüşmelerini yoğun bir şekilde hızlandırmışlardır. Toplamda bir ay içinde 6 görüşme yapacak olan heyetler ana başlıklar üzerinden 6 görüşme sonrası bir sonuca varmak istemektedirler. İlk görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yaptığı basın toplantısında “Kıbrıs’ın, enerji denkleminin dışında kalma riski var” şeklindeki beyanın Doğu Akdeniz’de devam eden enerji üzerine kurulan stratejik oyunlarının önemine değinmiş ve bu denklemin dışında Güney ve Kuzey olarak kalabiliriz demiştir. Diplomasi ve ‘kazan kazan’ politikasının hakim olduğu coğrafyamızda bireysel ve tarihsel ideolojik saplantılara düşmeden enerji üzerine kurulan oyunda Kuzey Kıbrıs, Anavatan Türkiye ile eş güdümlü hareket ederek bu enerji koridorunda olmanın verdiği şansı iyi değerlendirmelidir. Bu süreç sonrası ekonomik olarak bir getiri ve kırk yılı aşkın bir süredir devam eden ambargo ve izolasyonların kalkmasına varabilecek siyasi bir kazanımda elde edebilir.
Şeffaf müzakere
Bu bağlamda Sayın Akıncı ve heyeti Temmuz ayında planladıkları görüşmelerde mülkiyet ve vatandaşlık gibi hayati öneme sahip konularda bir sonuca varmalıdırlar. olumlu ya da olumsuz varacakları sonuç enerji koridoru olma ve güvenli liman olma yolunda KKTC’yi önemli adımlar atmasını sağlayacaktır. Müzakere heyeti Güney Kıbrıs heyeti ile görüşmeleri öncesi ve sonrasında kamuoyuna açık ve net bilgilendirme yapmalıdır. Masada kimin oyun bozan, kimin uzlaşmacı olduğunu göstermelidir. Çözüm yolunda samimi ve iletişime açık olan taraf akil devletlerin kurduğu Doğu Akdeniz politikasında rol alabilecektir. Bu kazanım ise KKTC için hayati bir önem arz etmektedir. KKTC heyeti görüşme ve müzakerelere açık tavrı ile masadan hep bir artı ile kalkan taraf olmalıdır. Sayın Akıncı’nın Devlet Aklı ile hareket etmesi sürecin KKTC lehine sonlanmasında büyük bir destektir.
Vatandaşlık hakkı
Bu ayın ikinci görüşmesi 8 Temmuz Cuma günüdür. Bu görüşmede KKTC heyeti Vatandaşlık ve Yasal ikametgah gibi konularda elle tutulur, gözler görülür kazanımlarla masadan kalkması çok önemlidir. Hüseyin Özgürgün Başbakanlığındaki hükümetin, Cumhurbaşkanı ve çözüm süreci ile ortak hareket etmesi de bir kazançtır. Bu durum iyi değerlendirilmeli ve Kuzey Kıbrıs’ta vatandaşlık bekleyen bireylerin durumları da yasal bir zeminde tarih ve süre belirlenerek çözülmelidir. İçinde bulunduğumuz ay geçtiğimiz süreçte iki tarafın ortak beyanları ve yeni müzakere metoduna geçmeleri ile büyük anlam ve ümit yüklediğimiz bir süreç haline gelmiştir. Görüşmelerin Kıbrıs adasında iki devlet, iki millet olduğu çizgisinde geçmesi ve ortak akıl ile iki topluma da değer bırakarak sonlanması yönündedir.