Merhaba 2020
Yeni yılın ilk günlerindeyiz. Geçtiğimiz yılın son ayını bitecek olan yılın değerlendirmesi ve muhakeme ayı olarak tanımlamıştım. Ocak ayının ilk günlerini de 2020’nin planlaması olarak tanımlayalım.
Yaşadığımız coğrafya itibariyle uzun vadeli planlar pek tutmayabilir. Biz yine de zihnimizi dinç tutmak adına ülke ve milletlerin kaderini değiştirecek planlar yapmasak da birey olarak kendi yaşamımızı kurgulayacak planlar yapalım. Sağlık ve huzuru yaşamımızın merkezine konumladıktan sonra, bireysel hırs ve ikbali bir kenara bırakarak 2020 yılı içinde yapılabilecek gezi planlaması yapalım. Bu plan yaşadığımız mahalle ve şehirdeki bir köyü ziyaret, tarihi bir cami, ören yeri, eski evlerin olduğu bir köyde olabilir. İmkân ve zaman dahilinde vizesiz gidilebilecek yurt dışı da planlanabilir. Ülkemiz içindeki güzellikleri görmek içinde planlama yapabiliriz.
Dünya Edebiyatının en ünlü yazarları arasında yer alan Emile Zola’nın ‘’Hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez’’ sözü kulağımıza küpe, bireysel turizm faaliyetlerimize motto olsun.
Amerikalı roman ve mizah yazarı Mark Twain’de ‘’Öğrenmek istiyorsan seyahat etmek zorundasın’’ demiştir.
2020 yılı keşif yılımız olsun. Bu yıl güzel anılar, değerli kitaplar, yeni görülen yerler hafızamızın arşivinde yerini alsın.
Güzel Atlar Diyarı
Okumayı, yeni yerler görmeyi ve seyahat etmeyi seven biri olarak fırsat bulduğum her anda şehirde gidilebilecek yerler dahil tüm imkanları değerlendiririm. Yeni yerler görmek; heyecandır, yüzde anlamsız bir gülümseme ve mutluluk hissidir.
Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’dan araçla gidilebilen Kapadokya maceram oldu. Araçla Ankara – Kapadokya bölgesi 4 saat gibi bir zaman, Şereflikoçhisar üzerinden Tuz gölü manzaraları karlı tepelerin arasından gidilen bir yolculuk. Yeni yerler görme hissi, insan zihnini canlandırır, hayal kurmasını sağlar ve mutluluk hormonu salgılanmasında etkendir. Bu ögelerin bütünü yorgunluğu alan doğal enerji veren çok güzel hislerin öznesidir.
Kapadokya olarak betimlenen coğrafya; Orta Anadolu’da Nevşehir, Kayseri, Kırşehir, Aksaray ve Niğde’nin arasında kalan bölgedir. Kapadokya’nın eşsiz doğal görüntüsü peri bacalarıyla süslenmiştir. Peribacaları ve volkanik lavların oluşturduğu tepelerinin arasında Hıristiyanlık adına önemli kiliseler ve yerleşim yerleri vardır.
Kapadokya isminin en eski tarihi, M.Ö. 6. Yüzyılın sonlarından kalmıştır ve Pers İmparatorluğu’nun Eski Farsiyen dahiyasından biri olarak iki erken Akenaenid Kralı’nın, Darius 1 ve Xerxes’in üç dilli yazıtlarında görülür. Bazı araştırmacılara göre Huw-aspa-dahyu olarak şehrin adı ‘’Güzel Atların Ülkesi” olarak adlandırılmıştır.
Görsel olarak güzel olan bu topraklar Hıristiyanlığın yasak olduğu dönemde bölgede yaşayan milletlerin güvenliklerini ve dinlerini güven içinde yaşadıkları güvenli bir bölge olmuştur. Yer altı şehirlerinde savaş dönemlerinde dinlerini ve hayatlarını sürdürdükleri yerler yaratmışlardır.
Kapadokya, yazının anlatmaya yetmeyeceği kadar kadim bir tarih ve görsel güzelliğe sahiptir.
Üç günlük turumdan belli başlı yerlerini sizlere aktarmak ve gitmeyi planlayanlar için rehber olmasını istiyorum.
Kapadokya olarak tanımlanan alanda yüzlerce konaklama seçeneği vardır. Göreme şehir merkezinde konaklamamı yaptım. Göreme merkezli günlük olarak araçla görmeyi planladığım alanları gün içi araçla gittim.
Göreme merkeze yakın ilk alan Göreme Açık Hava müzesini gezdim. Kapadokya’nın ilim ve düşünce üssü, binlerce yıl manastır hayatının hüküm sürdüğü en güzel yerlerinden biri Göreme Açık Hava müzesidir. 13. Yüzyıla kadar eğitim ve öğretim sisteminin merkezi olmuştur. 1985 yılında Unesco Dünya Mirası listesine girmiş bir bölgedir. Göreme Açık Hava Müzesi’nde 11 tane yemekhane ve gezilebilen kiliseler dışında, her an çökme tehlikesi olmasından dolayı girişi demir parmaklıklarla kapatılmış 18 kilise daha bulunuyor.
Göreme Açık Hava Müzesi’nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Şapeli, Elmalı Kilise, Azize Barbara Şapeli, Azize Katerina Şapeli, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise ziyarete açık olarak gezilebiliyor.
Göreme Açık Hava Müzesi fotoğrafları;
Paşa Bağı Açık Hava Müzesi
Avanos-Göreme yolu üzerinden Zelve tarafında döndükten sonra, Zelve’ye gelmeden hemen önce Paşabağ Vadisi’ne ulaşabilirsiniz. Peribacaları ile tüm dünyaya ün salmış olan Kapadokya bölgesinin kalbi, Rahipler Vadisi olarak da bilinen bu vadide atmaktadır. Şöhretli peribacalarına ev sahipliği yapan Paşabağ Vadisi, peribacalarının oluşumunun ve gelişiminin en iyi şekilde gözlenebileceği yerlerden bir tanesidir. Bunun yanı sıra birçok yürüyüş yolu barındıran bu vadide peribacalarının arasında yürümek size büyük keyif verecektir.
Üç Güzeller
İki büyük bir küçük peri bacası yol kenarında vadi girişinde yer almaktadır. Anne, baba ve çocuk gibi yoldan geçenleri selamlayan Ürgüp’ü izleyeceklere merhaba diyen çekirdek bir ailedir. Yoldan geçenlerin durmadan geçemeyeceği çekirdek aile gibi üç peribacasıdır.
Uçhisar Kalesi
Kapadokya’ya yukarıdan bakmak isteyenlerin zirveyi sevenlerin kalesi Uçhisar Kalesi’dir. Kapadokya’nın her yerinden görülen en büyük ve en güzel peri bacasıdır. Kalenin zirvesi Kapadokya’nın kuş bakışı görüleceği tek yerdir. Güvercinlik Vadisi’nden, Avanos’a doğru tüm vadiler, Ortahisar Kalesi, Göreme Beldesi, Göreme Açıkhava Müzesi, Kılıçlar Vadisi, Kızılçukur, Güllüdere, Çavuşin, Boztepe, Aktepe, Avanos, yani bütün Kapadokya ayağınızın altındadır.
Kalenin zirvesinde çok sayıda oyma küp, oyma mezar ve büyük sarnıç bulunmaktadır. Kaleden kuzeye doğru aşağılara bakınca Cevizli peribacalarını, batıda Nevşehir’i ve Oylu Dağı’nı, kalenin hemen önünde yeni Uçhisar’ı, güneybatıda uzaklarda Hasan Dağı zirvesini görebilirsiniz.
Uçhisar Kalesi, Erciyes ve Hasan Dağı’nın birlikte görülebileceği tek yerdir.
Not: Uçhisar Kalesinden çektiğim Panaroma kısa video için https://www.youtube.com/watch?v=v2zkRbklxGw
Barkod oluşturulabilir.
Kaymaklı Yer Altı Şehri
Nevşehir’e 20 km. mesafede bulunan Kaymaklı kasabasındadır. 8 katlı olup ilk katı erken dönem olarak tarihlenmektedir. Kaymaklı’nın tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar gidiyor. Hititler döneminde yapılmış bu şehir sekiz katlıdır. Roma ve Bizans dönemlerinde diğer alanlarında oyulmasıyla genişletilerek yer altı şehrine dönüştürülen Kaymaklı, tüf kayalarla oyulmuş. Bir topluluğun geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına uygun olan alanda, dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları yer alıyor.
Ihlara Vadisi
Aksaray ili Güzelyurt ilçesi sınırları içerisinde bulunan Ihlara Vadisi dünya üzerindeki kanyonlar arasında önemli bir yere sahiptir. 18 kilometre uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde ve 200 metre genişliğinde, bünyesinde binlerce yaşam alanı bulunan Ihlara Vadisi, diğer kanyonlardan farklı olarak geçmiş dönemlerde içerisinde insanların yaşadığı dünyanın en büyük kanyonu olma özelliğini taşımaktadır. Ihlara Vadisini şekillendiren ve vadiye hayat veren Melendiz Nehri buradaki yaşamın ana kaynağıdır.
Kapadokya bölgesi yazıların yetmeyeceği, zamanın yetersiz kalacağı kadar günlerce dolaşılacak güzelliklerle doludur. Ankara dönüş yolunda ziyaret ettiğim Ihlara Vadisi bir gün boyunca nehrin kenarından yürünerek kuşların ve suyun sesiyle meşk yaşanacak kadar güzeldir.
Peribacaları denildiğinde akla gelen diğer turizm faaliyeti de balonlardır. Benim gittiğim hafta sonunda hava muhalefeti sebebiyle tam manasıyla balonlar havalanmamıştı. Kapadokya’yı yukarıdan görmek güzeldir. Fakat Türkiye – Londra uçuş ücretini 1 saatlik bir gezi için vermek mantıklı mıdır onun takdiri sizin olsun.
Çinli filozof Lao Zi’nin dediği gibi ‘’İyi bir gezgin asla varmaya niyetlenmez”. Sağlıkla gezecek ve görecek yerleriniz bol olsun.
Kitap: Güzel ülkemizi gezip görmemizde rehber olacağını düşündüğüm Saffet Emre Tonguç’un ‘’Ayrıcalıklı Rotalar Türkiye’’ isimli eserini edinmenizi kütüphanenizde ver almasını tavsiye ediyorum.