Sabır nedir?
Sabır ya da direnmek, zor şartlar altında metanet, cesaret ve inancını yitirmeme duygusudur. Tanımlama kişi ve düşünceye göre değişebilir. Genel kanı ve özü sessizliği bozmadan düşüncede bireyi zorlayan konu veya olaya karşı direnmektir.
Sabır insan yaşamı için çok önemli bir kırılma noktasıdır.
Ali İmran suresi 146. ayet der ki: “Allah sabredenleri sever.”.
Sabır bir nevi imanın da göstergesidir. İsyan ve asilik yapmadan sabretmek imanlı kişinin göstergesi de olabilir.
Birey olarak ne kadar sabırlıyız? Beklemeyi biliyor muyuz?
Sabır ederek olmasını istediğimiz konu, olay bizim için kaderimiz de önemli yer edecek kadar hayırlı mıdır? Bunun doğru olup olmadığını biliyor muyuz?
Bakara suresi 216. ayet der ki: “Hoşunuza gitmese de size savaş yazıldı (farz kılındı). Bazen hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşlandığınız bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Kader nedir?
Kader, bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdirdir. Alın yazısı, yazgı veya mukadderat olarak da anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar.
Birey daraldığında ve psikolojik olarak tıkandığında hemen ağızdan çıkan isyan kaderdir. Kader bu kadar mı bizi üzer, hiç mi sevindirmez? Hep isyan edilen olgu mudur?
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de kader için Hadid suresi 22. ayette “Yeryüzünde gerçekleşen ve başımıza gelen bir olay yoktur ki, biz onu yaratmadan evvel, bir kitapta (levh-i mahfuzda yazılmış) olmasın. Elbette bu Allah için kolaydır.” demektedir.
Kamer suresi 49. ayette “Biz her şeyi kader ile (bir ölçüye göre) yarattık.” der.
‘Sabır’ ve ‘Kader’ olguları kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de yer almışlardır.
Dünya yaşamının 60-70 yıl olduğunu düşündüğümüzde sabır ile kaderimiz olan olayları yaşar ve dünya yaşam çizgimiz de ilerleriz.
İnsan için dünyaya geldiği andan itibaren, ölüm anına kadar kaderi olan olayları yaşar, bu olaylar sabır ve olaylara karşı duruşumuz ile şekillenebilir…
Bireyin kaderi olduğu gibi, yaşamış olduğumuz coğrafyanın da kaderi vardır. İbn-i Haldun “Coğrafya kaderdir.” demiştir.
Coğrafyanın kaderini de siyasi olaylar, askeri olaylar, ekonomik olaylar olarak birey yaşamında bizzat yaşamaktadır. Bu süreci sabırla karşıladığımızda kadere olan inançla en az zararla atlatırız.
Sonuç olarak güncel yaşam ve konular hakkında içinde olduğumuz ruh hali, sosyal çevre ve diğer etkenlerden dolayı sağlıklı karar veremediğimiz anlar olabilir. Bu gibi durumlarda konu ve olay hakkında sabır ve kader olgusunu düşünerek sessizce sakin bir duruşla karar vermeliyiz. Yaşamımızda önemli yeri olan düşünce dünyamızın şekillenmesi ve yön almasındaki büyük, küçük kişilerle istişare ederek hareket etmeliyiz.
Çünkü neyin doğru, neyin yanlış olduğunu zaman içinde karar vererek yol alabiliriz.
Unutmayın sabır ve kader belirsizlikleri sevmez. Yaşamımızda ne kadar belirsizlik varsa sabırla netleştirmesini bilmeliyiz.
Bir büyüğümüzün dediği gibi: “Görüşü netleştirip hedefi tekleştirmeliyiz.”
Kitap: “Benim amacım, gerçek bir yaşam öyküsü yazmak değil. Ben sadece gerçek yolunda edindiğim sayısız tecrübemi anlatmak niyetindeyim.” diyerek önsöz yazan Mohandas K. GANDHİ’nin “Bir Özyaşam Öyküsü: Hakikatin Peşinde Başımdan Geçenler” isimli kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.