Yeni bir sayıda siz değerli okuyucularımıza ‘Merhaba’ demenin sevinci ve huzuru ile yazıma başlıyorum. Zaman dediğimiz kavram ‘Bir varmış, bir yokmuş’ diye başlanan hikayedeki gibi kısadır. Bazen bu kısa zamana mutlu güzel olaylar, bazen de mutsuz üzüntülü konuları sığdırırız. Fotoğrafın bütününe baktığımızda bizim hikayemiz de bir varmış bir yokmuş edasıyla zaman çizgisinde hayatımızı oluşturarak akıp gitmektedir.
***
Bu yaşam çizgisinde daha önce de bahsini ettiğim gibi içinde bulunduğumuz telaştan fark edemediğimiz konuları sizlere yazı vasıtasıyla iletmek ve düşünce dünyanızda yer etmesini istemekteyim.
Basın yayın organlarından etkiyle günlük yaşamımızda bu günlerde çokça duyduğumuz tanımlar vardır. Bunlar “Milli Güvenlik” ve “Devletin Bekası” tanımlamalarıdır.
15 Temmuz sonrası Türk siyasi yaşamı bu iki tanım üzerine dizayn edilmekte ve yol almaktadır.
Peki nedir Milli Güvenlik ve Devletin Bekası?
Milli Güvenlik: Devletin temel düzeni ve temel unsurları ile birlikte varlığının, toprak bütünlüğünün, uluslararası siyasi ve diğer tüm çıkarımlarının, antlaşmalardan doğan haklarının, her türlü iç ve dış tehditlere, devletlerin diğer müdahalelerine karşı korunması ve savunulmasıdır.
Devletin Bekası: Devletin varlığı ile doğrudan alakalı ve egemenliğin en hassas çizgilerini belirlemek için kullanılan bir terimdir.
Bu iki tanımla kişi ve kurum/kuruluşlarca farklı da yorumlanabilir. Fakat genel kanı bu tanımlama doğrultusundadır.
Geçtiğimiz 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Milletvekilliği seçimleri öncesinde televizyon yorumcuları, köşe yazarları ve siyasi aktörler tarafından bu iki tanım bolca kullanılmıştır.
24 Haziran gecesi
Zaman dediğimiz kavram tarih ve saat olarak belli olduğunda çok uzun olsa bile biraz sabır ve sükûnetle beklenildiğin de aylar, günler, haftalar çok çabuk geçer ve hedeflenen zaman gelir.
Aynı bu süreç 24 Haziran gecesi için de geçerli oldu.
Malumunuz yukarıda bahsettiğim gibi 15 Temmuz gecesi Türk Siyasi yaşamı ve Devlet yürütmesi Milli Güvenlik ve Devletin Bekası bağlamından şekillendirilmeye başlandı.
15 Temmuz sonrası OHAL yönetimi ile Devlet kurumları tabiri yerinde olursa bağırsaklarını temizlemeye başladı. İçte ve dışta iş birliği için de olan ihanet odakları Kamu kurum ve özel kuruluşlarda temizlendi…
16 Nisan referandumu ile de Milli Güvenliğimizin gereksinimi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için halk oylaması yapıldı. Devletin bekası için milletçe bu oylamada ‘Evet’ dedik.
Sonrasında sistem kendi içerisinde değişime başladı.
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli Beyin gördüğü lüzum üzerine 24 Haziran’da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ortak tarih 24 Haziran’da seçim kararı alındı.
15 Temmuz sonrası başlayan küresel ihanet odaklarıyla mücadele milli güvenlik bağlamında 24 Haziran gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ittifakın %52 ve üstü aldığı oyla farklı bir boyuta geçecektir.
Yeni sistemle Devletimiz daha işlevsel, daha atik, evrak ve teferruattan arınmış bir hale gelecektir.
24 Haziran gecesi Türkiye’de demokrasi kazanmıştır. Toplumsal huzur tahsis edilmiş, millet ve devlet bir olmuştur. Halkımızın büyük çoğunluğu önceliğinin güvenlik siyaseti olduğu da görülmüştür.
Bu süreç ülkemiz için refah ve aydınlık günlerin habercisidir.
Ülkemiz iç barışını sağlamış ekonomik ve siyasi tıkanıklıklardan kurtulmuş güzel günlere gidecektir.
Biraz sabır, biraz inanç bu süreci atlatmak için yeterlidir.
Unutmayın, dik durmak ile dikilmenin arasında ince ve keskin bir hat vardır.
TANAP
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin jeo-stratejik konumdan kaynaklı çok önemli bir projeye milletçe ortak olduk. İlk olarak bakıldığında sadece bir boru hattı, topraklarımızdan geçip gidiyor gibi görünse de ülkemizin küresel oyunda var olduğunun büyük bir göstergesidir, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP).
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’den İtalya’ya uzanan 3500 kilometrelik Güney Gaz Koridoru’nun önemli bir parçası TANAP’tır.
TANAP, 1850 km’lik uzunluğuyla Türkiye’yi, Kafkaslar’dan Avrupa’ya uzanan bir enerji koridoru haline getirecektir. Bu proje ile ‘iki devlet bir millet’ mantığıyla hareket ettiğimiz Can Azarbeycan ile ülkemiz enerji sektörünün önemli iki oyuncusu olarak konumlanacaklardır.
Rakamlarla TANAP, 8 milyar dolarlık bir yatırımdır. 1850 km ile Türkiye’nin en uzun boru hattıdır. 31 milyar m³ taşıma kapasitesi ile en uzun boru hattıdır. 1500 çalışana iş sağlayacaktır. Yapımında 88 milyon saat mesai yapılmıştır. Deniz seviyesinden 2750 metre rakımda hat geçmektedir.
TANAP kısaca ülkemiz için prestij, enerji alanında aktör ve önemli partner olduğumuzun reel göstergesidir. Türk milleti olarak bu coğrafyadaki bekamız için birer km taşıdır.
Kitap: John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” adlı eserini okumanızı tavsiye ediyorum.