İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında verdiği güveni, barış zamanında da namusun bekçiliği ve sosyal hayata kattığı eğitim ve diğer değerlerle varlığını sürdürüyor. Ziyaretim sırasında, 23 Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı resepsiyonu ve bir dizi açılışa da katıldım. Türkiye Cumhuriyeti kurumları olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Yunus Emre Vakfı ve TSK’yı temsilen KFOR altında görev yapan Türk taburu Kosova hükümeti ile eş güdümlü çalışarak halka büyük değerler katmışlar ve anlattıkları projelerle katmaya devam edecekler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Prizren Başkonsolosluğu’nun açılışı için Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ve Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi de oradaydı. Gözlemlerim arasında Türkiye ve Kosova kurumları, eş güdümlü çalışarak 1999’da kurulan Kosova devletinin çok çabuk onarıp eski haline getirilmesi için üzerlerine düşen görev doğrultusunda çalışarak büyük başarılara imza atmışlar. Bu güzel çalışmaların karşılığı olarak da Prizren şehrindeki Türk ve Arnavut halklar, Türkiye kurumlarını bağırlarına başmışlar ve kendilerinin bir parçası olarak görmüşler.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber

Geçtiğimiz yazılarda demokrasinin ve kalemin izin verdiği ölçüde ara ara yazdığım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Sibel Siber’i de Kosova’da görmek beni bir hayli mutlu etti. Sayın Siber de Başkonsolosluk açılışı ve Yunus Emre Vakfı’nın planladığı bir panele konuşmacı olarak gelmiş. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Cumhuriyet Meclisi Başkanı olarak layığıyla temsil ettiğini ve Kosovalı Türk ve Arnavut yetkililerinin ilgi odağı olduğunu söylemek istiyorum. 

Sorulması gereken sorular

Ülkemize geri döndüğümde Ercan Havalimanı’ndan evime kadar büyük bir düşünce hali aldı. Kendime şu soruları sordum: Kosova’da gerçekleşen Türkiye’nin kurumları ile eş güdümlü giden ve halka hizmet olan çalışmalar niçin KKTC’de yapılamamaktadır? “Asrın Projesi Su Temini” işi, su KKTC’ye gelene kadar alt yapısı neden tamamlanmamıştır? Tüm yollarımız Avrupa standartlarındaki yollara neden kavuşmasın? Suya yapılan yatırım gibi neden elektrik sistemine de yapılmıyor? Bizim gündemimiz ve siyaset tarzımız Türkiye Cumhuriyeti ile kavga ve gerilim üzerine neden kurulsun? Kosova gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bağımsız bir devlettir. Kendi parlamenter sistemi, bağımsız mahkemeleri vardır. Gelişmiş soydaş bir ülkeden destek alması, ona ilhak olması anlamına gelmez. Bu düşünce art niyetli ve yanlı bir düşüncedir. Fakat yeni kurulan 39. KKTC Hükümetini oluşturan UBP ve DP bu düşünceden uzak, hizmete ve KKTC menfaatine yönelik olarak Türkiye ile olan ilişkilerini geliştireceklerini umuyorum. KKTC’de eş güdümlü çalışmanın getirisi, hizmet olarak görülecektir.