Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.
Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükümet ortaklarının istifasıyla CTP-UBP hükümeti düşmüştür. Değişik partilerin bir araya gelmesi ile toplanan Cumhuriyet Meclisi seçim dönemlerindeki ideolojik söylemlerinden kurtulamamış ve işlevsellikten uzaklaşarak çatışma ve kaos meclisi olmuştur. Halbuki ideolojik söylemlerini seçim meydanlarında bıraksalar yemin töreni sonrası, yakalarında siyasi parti rozetleri yerine ortak değer ve mücadele ile kurulmuş KKTC’nin bayrağını taşısalar, devlet ve millet menfaatlerini olmazsa olmazı görseler şu an KKTC siyasetini meşgul eden ana konular çözüme kavuşurdu.
Bu bağlamda, KKTC siyaset kurumunda başarılı ve başarısız diye tabir ettiğim kurumların kalıtsal sorunları ya da kazanımları ideolojik akıllarının devlet aklının ve ortak aklın önüne geçmesi veya geçmemesinin neticesidir.
CTP-UBP hükümetinin yıkılması ile siyasi tarihimizin iki önemli partisi olan Ulusal Birlik Partisi ve Demokrat Parti koalisyon olarak KKTC’nin 39. hükümetini kurmuşlardır. Bu iki partinin liderleri Hüseyin Özgürgün ve Serdar Denktaş siyasetin iki önemli aktörleridir. Kaleme aldığım istikrarsızlığın nedenlerini iyi analiz ve tespit ettikleri için iki parti de CTP’yi muhalefette bırakacak şekilde hükümet olmuşlardır. Cumhuriyet Meclisini oluşturan bu üç büyük parti yaptıkları ve yapacakları çalışmalarla siyaset kurumunda geleceklerini ve konumlarını belirleyeceklerdir. Hali hazırda başarılı bir çalışma ile müzakerelerini sürdüren Cumhurbaşkanlığı ekibine hükümet olarak da destek ve başarılı yol arkadaşı olmaları gerekmektedir. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Denktaş’ın Rum yönetiminin “Kuzey’deki hükümet, muhatabımız değildir.” şeklindeki beyanına, devlet aklı ve çözüme yönelik olumlu cevabı, mevcut hükümetin devamlılığının olacağını, sağlıklı bir şekilde iradeyi devlet ve ortak akılla temsil edeceklerinin belirtisidir.
Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da “Müzakere sürecinde istikrarın çok önemli olduğu” vurgulaması önemlidir. Cumhurbaşkanlığı müzakere heyeti ve Hüseyin Özgürgün Başbakanlığındaki 39. KKTC Hükümetinin ortak akılla hareket etmesi sonucunda istikrar sağlanacaktır. KKTC siyasetinin iki önemli partisinin aldığı bu önemli görevde, kurumlarda ve iç siyasette ortak akılla hareket etmeleri önemlidir. Yapacak oldukları atamalar, alacak oldukları müşavirler, daire müdürleri ve ilgili kadrolar vasıflı, sistemi çalıştıran, devlet aklı ve ortak aklı benimsemiş kadrolar olmalıdır.