İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

383- Küreselleşme mi Milliyetçilik mi?, 18.05.2023

Küreselleşme dünya genelinde ülkelerin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan birbirleriyle artan etkileşimini ifade eden bir kavramdır. Bu etkileşimler uluslararası ticaret, yabancı sermaye yatırımları, teknolojik gelişmeler, iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, kültür alışverişi, seyahat özgürlüğünün artması gibi faktörlerle sağlanır. Küreselleşme sonucunda dünya daha entegre hale gelirken, ülkeler arasındaki bağımlılık da artar.

***

Milliyetçilik, bir ülkenin veya milletin egemenliğini, bağımsızlığını ve çıkarlarını savunan ideolojidir. Milliyetçilik, milletin birlik ve bütünlüğünü korumayı, kültürel ve tarihi mirasını benimsemeyi ve savunmayı hedefler. Bireyler milliyetçilik kapsamında kendilerini bir ulusa ait hisseder ve kendine kimlik bulur. Türkçülük, Türk milliyetçiliğini ve Türk kültürüne duyulan bağlılığı ifade eden bir düşünce akımıdır. Bu akım, Türklerin tarihî, kültürel ve siyasal birliği ve bütünlüğünü savunur. Türk dili, Türk kültürü ve gelenekleri, Türk tarihi ve Türk kimliği gibi konulara odaklanır. Ayrıca, Türk dünyasının birleşmesi fikrini de savunan devlet ideolojisi gibi bir olgudur.

***

Yukarıdaki kavramlar günümüz bireyinin dünya görüşünü, gelecek hedeflerini ve çağdan beklentilerini oluşturan ana olgulardır. Küreselleşme fikriyle şekillenen birey ve toplum özgürlük kavramını hayatın merkezine alarak otoriter yapılardan uzak bir yaşam ve çevreyi kendisi için betimler. Milliyetçilik fikriyle şekillenen bir bireyse korumacı bir bakışla güvenliği ön planda tutan güvenlikçi bir yapı içinde sistemini oluşturmak ve hayatını devam ettirmek ister. Birey hangi fikir içinde olursa olsun, bireysel güvenliğinin bir çizgi veyahut duvarla örülmesini ister. Yaşamda kalmak can ve mal güvenliği birey için öncelikli olgudur.

***

Bu iki düşünceyle yola çıktığımızda devletler ne kadar küreselleşme yanlısı olsa da güvenlik ve korumacı iç güdüyle ülkesinin siyasi sınırlarını canı pahasına korur ve kollar. Düşman veyahut düzensiz göç, günümüz sistemleri için tehlike arz eden konulardır. Siyasi tarih kaleme alındığından itibaren en ilkel metodla dünya ve bölgeler duvarlı koruma metoduyla güvenli alanda tutulmak istenmiştir. Duvarlı dünya fikri yeni bir fikir değildir. Hadrian Duvarı, Çin Seddi, Dannevirke Duvarı, Silesia Duvarı ve Berlin Duvarı gibi örnekleri vererek her dönem duvarcı bir politik anlayışın olduğu siyasi ve insanlık tarihinde örneklerle görülmüştür.

***

Türkiye Cumhuriyeti siyasi sınırları bakımından düzensiz göç ve düşman tabir edilecek siyasi sistemlerin arasında geçiş bölgesindir. Bu sebeple de korumacı ve güvenlikçi devlet yönetimi güncel yaşamda kendini göstermektedir. Geçtiğimiz haftaki seçimlerde küreselleşme ve milli devlet olgusu bir nevi yarışmıştır. Sandık sonuçları incelendiğinde toplumun büyük çoğunluğu milliyetçilik ve Türk kimliği yönünde reyini kullanmıştır. İkinci tura sarkan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde de yarışan adayların isimleri ön planda olsa da küreselleşmeyle milliyetçilik, Türk kimliği ve ulus devlet fikri yarışacak ve seçmen kaderini tayin edecektir. Anadolu irfanı ve düşüncesi tarihi süreci, milli kazanımlarını ve değerlerini göz önüne alarak hali hazırdaki ulus devlet ve milli kimliğine sahip çıkacak ferasete sahiptir.