Bozuk saatin günde bir kere doğru zamanı gösterdiği gibi Yunanistan siyaset kurumunun da tek yaptığı kendilerince doğru olan davranış Türkiye düşmanlığıdır. Dünya ve insanlık ne çektiyse inatla hareket eden siyasilerden ve devletlerden çekmiştir. Günümüzde pandemi sonrası insanlık gıda ve enerjinin pahalılığı, ekonomik dengesizlikler ve enflasyon denilen canavarla savaş vermektedir. Bunlar yetmezmiş gibi Rus – Ukrayna savaşıyla enerji ve gıda arzı tehlikeye girerek Avrupa kıtası ve yakın coğrafyada sorunlara sebep olacaktır.
***
Sıklıkla kullanılan ‘winter is comming’ terimi ‘kış geliyor’ sert ve çetin bir şekilde kendini gösterecektir. Ege komşumuz Yunanistan siyaset kurumu ve aklı olan Atina DC de Türkiye – Yunanistan arası gerilimi tırmandırmak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ticari faaliyette kullanılan Ro-Ro gemisine Yunan Sahil Güvenlik güçleri tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde taciz atışı yapılması gerginliği üst seviyeye çıkaran en önemli olaylardan biridir. Bu tacize karşı yediemin devlet Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’da “Tarihten ders alın diyoruz. Yeni maceralara girmeyin. Bazıları sizin kulağınıza bir şeyler söyleyebilirler. Bunların geçerli olmadığını tarihte gördünüz. Aynaya baksalar gerçekleri görürler ve belki utanırlar. Bu kadar aleni ikiyüzlülük, riyakarlık olmaz.” demiştir. Bakan Akar, Genel Kurmay eski Başkanı olmasına yakışır bir şekilde vakur açıklamasını yapmıştır.
***
Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou’nun 11-13 Eylül tarihlerini kapsayan On İki Ada turu yapmıştır. Yunan Cumhurbaşkanı’nın faaliyeti turizmden ziyade Ege adaları özelinde Türkiye’yi kışkırtma ve sorun çıkarma turudur. Cumhurbaşkanı Katerina Doğu Ege’deki Herke (Halki) adasını ziyaretinde “Halki, Helenizmin kalesidir.”ifadesini kullanmıştır. Cumhurbaşkanının Helenizim vurgusu geçmişteki hayalleri olan büyük Yunanistan sevdasından vazgeçmediklerinin de göstergesidir. Daha sonra Rodos adasına geçen Yunan Cumhurbaşkanı, 1982’de MontegoKörfezi’nde kabul edilen Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS)’nin 40. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 4. Uluslararası Hukuk ve Uluslararası Politika Sempozyumu’na katılmıştır. Sempozyum’da Türkiye’yi doğrudan hedef alan çok sayıda sunum, Yunan Cumhurbaşkanı’nın huzurunda yapılmıştır.
***
Yunan Cumhurbaşkanı Ege’deki adalar turunu egemenliği tartışmalı adalara da ziyaret ederek devam ettirmiştir. Kaş’ın hemen karşısındaki Fener adası ve Karaada, Yunanistan’a hiçbir zaman devredilmemiştir. Lakin Yunanistan, Kasım 1995’teki iskân uygulamasına Karaada ile Fener adasını da dâhil ederek bazı oldu bittilerle bu adalarda fiili durum yaratmaya çalışmıştır. Kaarada’nın 15, Fener adasının 9 kişilik nüfusu bulunmaktadır. Yunanistan sözüm ona burada sonradan kurduğu iskan faaliyetleriyle adanın sahibi gibi kendini göstermek istemektedir. Fakat, Güney Çin Denizi’nde görülen Tahkim Davası, Yunanistan’ın iskan politikasının da geçersizliğini göstermektedir. Bu davada mahkeme, BMDHS’nin 121/3 maddesini yorumlayarak, tam etkili bir ada için “dış destek olmaksızın üzerinde insan oturmasına elverişli olma ve kendine has ekonomik bir yaşama sahip olma” şartlarını getirmiştir. Bu sebeple de Yunanistan’ın iskan ve tesisleşme politikalarının, adaların deniz alanları üzerinde bir etkisi bulunmadığı da kayda geçirmiştir. Türk siyaset kurumu, tarih ve deniz hukuku çalışan akademisyenlerden oluşan bir heyetle Ege adaları için Yunan’ın haksız taleplerine güçlü cevaplar vererek hakkımız olan adaların kullanımını Türkiye’ye geçirmelidir.