İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

336- Limasol limanından Pire’ye kırmızı hat, 23.06.2022

Ege Denizi ve adalar hızla güncel siyaset konumuz haline gelmektedir. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ve 24 yıl sonra 1947’te imzalanan Paris Antlaşmaları Adalar meselesine karşı net hükümler içermektedir. Bu iki antlaşmayla Yunanistan adaları almış ve silahsız olacağını taahhüt etmiştir. Fakat Yunan siyaset kurumu günümüze kadar gelen süreçte adaları her an savaşa girecekmiş gibi silahlandırmıştır. Yunanistan, Lozan’ı hükümsüz duruma getirmiş ve özellikle Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya, Sömbeki, İstanköy ve Meis adalarına askeri unsurlarını yerleştirmiştir. Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre Ege Adalarına kolluk kuvveti harici askeri unsurların olmaması gerekmektedir. Askeri varlığın yasak olduğu iki antlaşmada açık olarak yazılan bu adalara tahkimat yapmak da yasaktır. Tahkimat askeri bir terimdir. Tanımı da “Bir yeri düşman saldırısına karşı koyabilecek duruma getirmek için yapılan hendek, siper, haberleşme gibi savunma tesisleri” olarak tanımlanmaktadır. Yunanistan kendinde hak görerek yasak olan her askeri varlığı Ege denizi ve adalarda konuşlandırmaktadır.

***

Yunanistan, gayri askeri statüde olması gereken adalardan Midilli adasına 1 Yunan Mekanize Tümeni; Limni, Sakız ve Sisam adalarına hepsine ayrı ayrı birer Mekanize Tugayı olmak üzere askeri varlığını konuşlandırmıştır. Gayri askeri statüde olması gereken Taşos, Semadirek, Bozbaba, Ahikerya adalarına da tabur seviyesinde askerini konuşlandırmıştır. Zırhlı birlik ve kara birliklerine ilave olarak İstanköy, Rodos, Çoban, Limni ve Midilli adalarına olası Türkiye’ye karşı savaşta kullanmak için askeri havaalanı inşa ederek uçar birliklerini bu adalarda konuşlandırmaktadır.

***

Yunanistan siyaset kurumu ve Atina DC aklı Lozan ve Paris Antlaşmalarının geçerliliğinin kalmadığını ileri sürerek 1974 sonrası dillendirmeye başladığı 12 mil karasuyu iddiasını günümüzde de devam ettirmektedir. 1974 sonrası Yunan talebine ve tehdidine karşı da Türkiye 1975’te Ege Ordusunu kurmuştur. Yunanistan haksız ve hukuksuz olarak Ege Denizi ve Adalardaki varlığını arttırarak Türk – Yunan ilişkilerini savaşın eşiğine taşımak istemektedir. Yaptıkları hukuksuz hamleleri kabul edilircesine Yunan Savunma Bakanı Nikos Panayotopulos “Türkiye, Yunanistan’ı tehdit ediyor. Tehdit edilen silahsızlandırılamaz.” demiştir. Bu söylemiyle adaların silahlandırıldığını bir nevi kabul etmiştir.

***

Peki, Yunanistan, silahlanma ve askeri sevkiyatlarını Lozan ve Paris Antlaşmalarında yasak olmasına rağmen nasıl yapmaktadır? Açık kaynakları taradığımızda Yunanistan ana karasından adaları turist ve genel yolcu taşıyan sivil deniz araçlarıyla asker ve lojistik ihtiyaçlarını gayri askeri statüde olması gereken adalara nakil etmektedir. Askeri gemilerle sevkiyatın tespiti, Türk makamlarınca tehdit olarak algılanıp gereğinin yapılması ve yarın doğabilecek uluslararası sorunda kendini korumak için Atina, sivil araçlarla gerekli ikmali yaptığı basına yansımaktadır.

***

Yunanistan ile Güney Kıbrıs arasında 20 yıl aradan sonra ilk yolcu gemisi ve feribot seferleri geçtiğimiz günlerde başlamıştır. Daleela isimli yolcu gemisi Limasol limanından Pire’ye hareket ederek Güney Kıbrıs’ta Yunanistan ana karasına yolcu taşıyacaktır. Şimdi burada sorulması gereken soru Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’tan gelecek gemi yolcusuna mı ihtiyaç vardır, yoksa Yunanistan ana karasından gayri askeri statüdeki adalara taşımak için gayri resmi yollardan getireceği ve olası Türk – Yunan askeri çatışmasında kullanacağı paramiliter kuvvetlere mi ihtiyacı vardır? Hali hazırda Güney Kıbrıs’ın PKK’ya verdiği eğitim ve lojistik desteği düşünüldüğünde 20 yıl sonra tekrar başlayan yolcu gemisi seferleri iyi gözlemlenmelidir.