Türk siyaset kurumu, bir süredir dış politika önceliklerini milli güvenlik siyaseti bağlamında Ege ve Suriye eksenine çevirmiştir. Devlet ve millet olarak, enerjinin güvenliği, gıdanın güvenliği, sosyal ve kültürel yaşamın güvenliği gibi konuları düşündüğümüzde devletlerin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik algısı politik psikolojide var olan olmazsa olmazdır. Cumhuriyetin kurucularının toprak kaybetmiş, Osmanlı evladı olduğunu düşündüğümüzde kuruluş asabiyesinin güvenlikçi politikalar üzerine inşa edilmesi normaldir. Devletin birinci önceliği güvenliği ve halkının huzur ve refahıdır.
***
Güvenlikçi geleneksel bakışa ilave olarak coğrafyamızdaki vuku bulan hadiseler de ister istemez ‘güvenliği’ milli siyasetin ana argümanı olduğu hale getirmektedir. Karadeniz’deki Rusya – Ukrayna sorunu, Batı Trakya’da silahlanan Yunanistan ve Ege Adalarının silahlanması önemli hususlardır. Geçtiğimiz hafta Milli Güvenlik Kurulu sonrası yapılan açıklamalarda devlet politikamız ve güncel siyasetimizin bu yönde olduğunun göstergesidir.
***
Ege Denizi ve Adalar meselesini ‘on iki adalar’ olarak tanımladığımızda Yunanistan’ın ABD desteğiyle Ege adalarında silahlandırması, komşuluğa yakışmayan, savaşı destekleyen adımlardır. Bunlara cevap niteliğinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup toplantısında “ABD’nin Yunanistan’ı maşa olarak kullanıp Türkiye’yi stratejik meşguliyet uçurumuna çektiği, yeri gelirse de sıcak bir çatışma ortamına itmeye çalıştığı bir vehim değil, bir şüphe değil, gelişmelerin seyrinden çıkardığımız bir tehdit okumasıdır. Bizim böylesi tehditlere boyun eğecek ne bir devletimiz ne de milletimiz vardır. Yunanistan’ın, ABD’den F-15 ve F-16 savaş uçaklarıyla ilgili talebi, Türkiye’yi kötüleme ısrarı, üstelik gayri askeri statüdeki adaları yoğun olarak silahlandırması barışa değil, kutuplaşmaya ve sonucu silaha açılacak bir sürece davetiyedir. Anadolu coğrafyasının devamı niteliğindeki 12 ada konusu henüz kapanmamış yaramızdır ve 12 ada Türkiye’den haksızca, ayak oyunlarıyla gasp edilmiştir. Bu adaları Çanakkale Boğazı’yla İstanbul’un güvenliğinden ayrı düşünmek imkansızdır.” şeklindeki konuşmasıyla Ege Adalarının silahlanmasının milli güvenliğimize tehdidini dile getirmiştir.
***
Aklı selim her Türk vatandaşı Ege Denizi ve Adalar meselesine milli güvenlik hassasiyetiyle bakmalıdır. Yunanistan, Türkiye’nin NATO’nun en önemli ayağı olduğunu düşünerek ve bilerek siyasetini yürütmelidir. Şımarık ve hukuksuz istekleriyle bir sonuca gidemez. Şimdi aldığı askeri destekler kesilirse, komşumuz Atina DC’nin de ayazda tek başına kalması kaçınılmazdır.
***
Kıbrıs adasında geçtiğimiz haftalarda başlayan ve tahmini bir ay sürecek olan ABD’nin Hava Kuvvetleri ile katıldığı İsrail’in askeri tatbikatı önemli bir askeri oyundur. İsrail’in “Ateş Arabaları” adını verdiği tatbikatın senaryosu, İran’ın nükleer tesislerine yönelik geniş çaplı saldırıyı simüle eden bir oyun olarak icra edilecektir. Türk varlığı ve unsurunun olduğu her alanda ABD, NATO ve İsrail askeri gücü tatbikat ya da konuşlanma olarak kendini göstermektedir. Bu ve buna benzer oyun ve askeri hareketliliğin takibi milli güvenliğimiz için birinci önceliğimiz olmalıdır.