İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

295-Türkiye – Mısır ve Doğu Akdeniz 09.09.2021

Siyasi coğrafyamız ve ülkemiz kriz ve kaosların ortasında birliğini ve dirliğini korumak için Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren siyasi, askeri ve diplomasi kanallarını meşru yollardan kullanarak varlığını korumuştur. Yakın siyasi tarihimizde Türk siyaset kurumu ve devlet yönetimi, bölücü terör örgütü PKK, hariciye personelimize karşı yürütülen ASALA terör eylemleri, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türküne karşı yapılan EOKA saldırıları gibi yazmakla bitmeyecek bir sürü faalinin belli lakin hep anonim kalan örgütlerle mücadele ederek günümüze kadar gelmiştir.

***

Türk siyaset kurumu tarihi sorumlulukları ve uluslararası hukuktan aldığı yetkiyle hak ve menfaatini her alanda koruyup kollayabilecek imkân ve kabiliyete sahiptir. Bu imkân ve yetkiyle başta Doğu Akdeniz’de Kıbrıs meselesi ve enerji yataklarının tespiti ve işletilmesi konusu için de kararlı duruşunu Doğu Akdeniz’deki komşuları, muhatapları ve yancılarına defalarca göstermiştir. Güncel siyasi konumuz olan Afganistan’dan ABD’nin çekilmesi ve mevcut Afgan yönetiminin Afganistan’ı Taliban’a teslim etmesiyle Afgan mülteciler sorunu gündemimizdedir. Batı Trakya’daki Türk toplumu ve Yunanistan’daki cuntacı zihniyetten gördüğü baskılar da Cumhuriyet Türkiye’sinin gündem maddesi ve yakın takibindedir.

***

Doğu Akdeniz’in önemli ülkelerinden biri Mısır’dır. Türkiye-Mısır ilişkileri dışişlerinde maslahatgüzar seviyesindedir. Kıbrıs adası etrafındaki enerji yataklarının tespiti ve işletilmesi sürecinde Mısır yönetimi Rum siyaset kurumuyla birliktelik yapmıştır. Lakin gelinen noktada Türkiye ve Kuzey Kıbrıs siyaset kurumlarının kararlı duruşu Mısır’ı Türkiye ile yakınlaşmaya itmiştir. Geçtiğimiz günlerde Türkiye – Mısır görüşmelerinin ikincisi Ankara’da Dışişleri Bakan Yardımcılığı seviyesinde yapılmıştır. Bu güncel gelişmelere sebep de Yunanistan Dışişleri eski bakan yardımcısı Valinakis, “Mısır’ın Türkiye ile anlaşma yapmayı tercih ettiği aşikâr. Tüm planlarımızı altüst ettiler. Hiçbir şey yapmazsak Doğu Akdeniz’deki tüm MEB’imiz kaybolacak. Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevim boyunca Libya ile MEB sınırlarının çizilmesi için mücadele ettim. Ama Türkiye’nin diplomatik girişimleri karşısında bunu başarmadık. Libya’nın önemini anlamakta geç kaldık.” demiştir. Yunan siyasetçi Valinakis, Mısır ve Libya’nın önemini ve Türkiye’nin ikisiyle yürüttüğü ve başarıya giden diplomasisini dile getirmiştir. Mısır’la yapılan istişarelere sebeple Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Süreç sonunda karşılıklı büyükelçi atayabiliriz. Müzakereler olumlu sonuçlanırsa bunu yaparız.” demiştir. Türk siyaset kurumu dış politikada dönemsel olarak yalnız kalmış olsa da büyük fotoğrafta haklılığı her şart altında ortaya çıkmaktadır. Milli güvenlik meselesi olarak nitelendirilecek olan politik konular siyaset kurumunun üzerinde devlet siyasetiyle yürütülmelidir. Doğu Akdeniz ve yurt dışındaki Türk varlığı Cumhuriyet Türkiye’si için devlet meselesidir. Bu sebeple de büyük fotoğrafta başarı gözler görülür elle tutulur haldedir. Bu haklılık Kıbrıs Türklerinin de hak ve menfaatinedir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye ziyareti sırasında “Türkiye, ambargo da yemiştir. Birtakım ekonomik sıkıntılar da yaşamıştır; ama hamdolsun ki Kıbrıslı Türklerin her zaman yanında bulunmuştur. Türkiye ile bağların bırakın kopartılmasını daha da pekiştirilmesini istiyoruz.” demiştir. Akıl ve mantık devlet ve millet menfaati bu açıklamayı öngörmektedir. Kuzey Kıbrıs siyasi varlığı her geçen gün bölgesinde tanınmaya bir adım daha yakındır.