İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

273-Transatlantik ve Akdeniz 08.04.2021

Genelde Akdeniz havzası özelde Doğu Akdeniz günümüz dış politikasının ana gündemidir. Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler ve o ülkelere yancı hami ülkelerin ve okyanus ötesinin yeni mücadele alanı Akdeniz’dir. Özelde Kıbrıs adasının anahtar ülke olduğu/olabileceği bir kaos ve karmaşa ortamıdır. Doğu Akdeniz’e en uzun sahil şeridi olan Türkiye için de ana gündem ve stratejik hamlelerinin atıldığı ‘mavi vatandır’.

***

Transatlantik ve Akdeniz ilişkisi Ortadoğu başlığı altında Amerika için bir alt başlıktır. Amerikan dış politikasında evreler halinde Akdeniz siyaseti önem kazanmıştır. Amerika’nın Akdeniz siyaseti bağımsızlığını kazandığı 1776 yılından İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945’e kadarki dönem, dünya dengelerini soğuk savaş metotlarının belirlediği 1945-1990 arası dönem, soğuk savaşın sona ermek üzere olduğu 1990’lardan 11 Eylül 2001’e kadarki dönem ve 2001’den günümüze kadarki dönem olarak düşünebiliriz. Amerika’nın Akdeniz havzası siyaseti için betimlediğim dönemler keskin çizgilerle ayrılmamakla beraber farklılıklar barındırdığı da görülmektedir. Transatlantiğin yüksek menfaati neyi gerektiriyorsa siyasetleri de o derece sertleşmiş ve icraata geçilmiştir.

***

Transatlantiğin ilgi alakasının dönemsel olarak etkenleri olmuştur. Bunlar Cebelitarık-Türk Boğazları ve Amerikan ticaret gemilerinin geçişleri ve güvenliğidir. Amerikan donanmasının kurulması ve görev mantığı ticaretin korunması üzerine inşa edilmiştir fikri önemlidir. Bu bahisle Trablus, Tunus ve Cezayir gibi beyliklerde yapılan korsanlık faaliyetleri Amerika’yı Akdeniz’deki yapılacak savaş ve ticaret yollarının güvenliği için 1801-1805’te donanmasının kurulması için adımlar atmasını sağlamıştır. Resmî tarihlerinde İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulmuş olsa da Amerikan 6. Filosunun ilk adımları bu şekilde bir yüzyıl önce atılmıştır. Bu fikre ilave olarak da Sovyetlerin Akdeniz hayali ve Ortadoğu – Kuzey Afrika’da varlık göstermesi ve İsrail’in güvenliği transatlantiğin Akdeniz havasındaki varlığını arttırmasına sebeptir. 11 Eylül sonrası Amerika’nın başlattığı ‘teröre karşı savaş’ stratejisi kapsamında Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’nun önemi artmıştır. Transatlantiğin Akdeniz politikası dönemsel değişiklikler göstermiş olsa da Haziran 2019’da Amerikan kongresinin iki kanadının oluruyla ‘Doğu Akdeniz Güvenliği ve Enerji Ortaklığı Yasası’ başlığı ile Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen yasa tasarısı okyanus ötesinin Akdeniz politikasının netleştiğine en somut örnektir. Bu atılan adım Türkiye’nin çıkarlarıyla ters düşmektedir. Bahse konu yasanın içeriği 1-Silah satışlarına ilişkin yasağın Güney Kıbrıs üzerinden kaldırılması, 2- ABD, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs arasında enerji işbirliği için ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezi kurulması, 3- Yunanistan’a 3 milyon dolar değerinde askeri yardım, 4- Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a 2’şer milyon dolar Uluslararası Askerî Eğitim ve Öğretim ödeneği şeklindedir. Okyanus ötesi Akdeniz siyasetini ve enerji havzalarının olduğu Doğu Akdeniz bölgesine ilgisini arttırmaya devam edecektir. Bu sebeple Kuzey Kıbrıs ve Türkiye siyaset kurumunda vuku bulan sözde bildiri veyahut siyasi kaos ortamları devlet ve millet aklıyla iyi okunarak siyaset ve devlet kurumları çalıştırılmalıdır. Müttefik gibi görünen paktlar dost gibi yaklaşıp coğrafyamızda casus gibi faaliyet yapan/yapabilecek yapılardır.