Kıbrıs sorunu için ilk günden bugüne dek çok fazla görüşme, zirve, konferans ve toplantı gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Meclisi’nin verdiği yetkiyle Cumhurbaşkanlığı makamı ve ‘müzakere heyeti’ olarak adlandırılan atanmış memurların Rum yönetimi, Avrupa Birliği komiserleri ve konunun muhataplarıyla yaptıkları bir sürü görüşme mevcuttur. Bunlar okyanus ötesinde yapılan zirvelerden tutun da Alplerdeki pahalı otellere kadar halka umut olan çok önem yüklenen görüşmelerdir. Annan Planı ve süreci çözüm Kıbrıs adası için belki de en yakın andı; fakat referandum sonrası Kıbrıs Türkü izolasyonlarla adada kaderine Birleşmiş Milletler eliyle terk edildi. Sonrası Akıncı dönemi müzakerelere drama filmi gibi anlamlar yüklenerek devam edildi. Okyanus ötesinde zirvedeki yalnızlık BM penceresi önünde verilen poz, Nami’nin Central Park’ta sincapları beslemesi, çok güzel olacak kabilinden fotoğraflı propagandalar ve sonuç bugünlerde kulağıma hoş gelen Oğuzhan Koç’un seslendirdiği “Sükut-u Hayal” parçası gibi sonuçlandı.
FETÖ
Önümüzdeki en önemli zirve veyahut adını diplomasi dilinde ne derseniz, artık 5+1’dir. Peki buradan ne çıkar bilemeyiz; ama Cumhurbaşkanı Ersin Tatar döneminin ilk zirvesi diyebiliriz. Cumhurbaşkanı Tatar tabi ki de Kıbrıs Türkü’nün haklı menfaati için elinden geleni yapacaktır. Doğruları dün olduğu gibi bugün de muhataplarına cesurca söyleyecektir. Konuyu salt müzakere olarak görmeyerek bir anlaşma, bir barış ve bir ortak metin imzalayacağınız kişi, kurum ve devletlerden genel olarak da tam manası ile dostane ve samimiyet beklemek çözüm için en önemli süreçtir. Peki Kıbrıs Türkü ve garantör ülkesi Türkiye’nin ‘Kıbrıs Sorunu’ için muhatabı, Güney Kıbrıs siyasi iradesi ve hamisi Yunanistan bizlere ne kadar samimi ve çözüm yanlısıdır? Yüzyılın terör şebekesi olarak faaliyet yürüten 15 Temmuz hain darbe girişiminin lideri okyanus ötesinde ikamet eden FETÖ’nün elebaşı F.G.’nin ve örgütünün anlatıldığı ‘A Life of Hizmet’ adlı kitabın ‘5+1’ yolunda Yunanistan’da Papazisis Yayınları tarafından Yunanca piyasaya sürülmesi kime ve neye hizmettir? Yunanistan ve Güney Kıbrıs siyasi teşekkülleri ‘Düşmanımın düşmanı, dostumdur.’ mantığı üzerine bir dış politika sergilemektedirler. Bu yaklaşım özelde Kıbrıs adasına, genel siyasette Ege, Doğu Akdeniz ve coğrafyanın yancılarında çözüm değil çözümsüzlük ve kaos ortamı teşekkül edecektir.
***
15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkan rivayet ve dedikodular hatırlandığında FETÖ üyeleri Güney Kıbrıs’a ellerini kollarını sallayarak gittiği görülmektedir. Yunanistan’ın da örgüt üyelerine iltica hakkı verdiği, koruyup kollandığı ve beslediği görülmektedir. Rum ve Yunan ikilisinin yaklaşımı böyle olmaya devam ettiği sürece Kıbrıs adası ve Doğu Akdeniz’de enerji politikaları çözümsüzlüğün düzen kabul edildiği bir yapıyla sürmeye devam edecektir. Kuzey Kıbrıs siyaset kurumu ve garantörü Türkiye siyaset yapıcıları FETÖ örgütünün ‘amaca göre örgütlenme’ stratejisini iyi kavrayarak siyasi adımlarını atmalıdırlar.