İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

264-Aklın Yolu 04.02.2021

Kıbrıs Sorunu özelde Kıbrıs’ta yaşayan Rum ve Türk halkların sorunu gibi görünse de sorun ve çözümü Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’yu yakinen etkileyen ve ilgilendiren önemli bir konudur. Doğu Akdeniz’de tespit edilen ve aranan hidrokarbon yataklarının çıkarılması ve işletilmesi, Süveyş Kanalı’nda yapılan deniz taşımacılığının güvenliği, İsrail, Lübnan ve Suriye’nin deniz güvenliği gibi konular için de hayati önemdedir. Bu bahisle geçmiş yazılarımda soruna çözüm olacak siyasi iradenin, siyasi kimliğiyle değil de devlet ve millet menfaatiyle yaklaşarak çözüleceğini belirtmiştim. Kıbrıs sorununun çözümü için de ‘iki egemen devlete dayalı çözüm’ olması gerektiğini yazmıştım. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında müzakerelere başlayacaklarını ve müzakere sürecinde masada ‘Anavatan Türkiye’nin olması en büyük gücümüz.’ demiştir. Sayın Tatar açıklamasında doğru olan aklın yoluyla “Egemen eşit iki devlete dayalı çözüm politikamızı masaya getireceğiz. Bu politikadan geriye dönüş yoktur” diyerek devlet ve millet aklını kararlı bir şekilde dile getirmiştir. 

Şer odakları

Kıbrıs adasının coğrafyaya etkisi olduğu gibi coğrafyadaki gelişmelerde Kıbrıs ve mevcut siyasi alanı etkilemektedir. Bu sebeple ABD başkanının yemin töreni sonrası Ortadoğu politikası iyi irdelenmelidir. Suriye’de teşekkül eden PKK’nin Suriye uzantısı PYD’nin sözde yöneticilerinin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin temsilcisi Mazlum Kobani, El Arabiya’nın El Hadath televizyonuna verdiği röportajda, yeni ABD yönetimiyle SDG arasında ortak bir program hazırlanacağını duyurmuştur. Malum şer odaklarına hizmet eden Kobani, Türkiye’nin başlattığı ‘Barış Pınarı Harekâtı’ sürecinde Türkiye düşmanlığını terör ve propaganda tarzıyla sürdürmüştür. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan malum kişi için ‘Amerika bu adamı bize teslim etmeli’ açıklaması yapmıştır. Malum açıklama ve ABD’nin PYD – SDG gibi terör örgütlerine yaklaşımı iyi değerlendirilmelidir. ABD’nin NATO’daki müttefiki Türkiye’ye rağmen Türkiye düşmanı yapılarla hareket etmesi demokrasi ve insan haklarıyla nasıl açıklanabilir? Bu süreç ve buna benzer süreçler iyi okunarak Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Sorunu için devlet ve millet aklı çizgisinden sapmadan siyaset üretilmelidir.

Deniz Güvenliği

Türk karasuları ve denizlerimiz için uluslararası ilişkiler literatürüne giren ‘mavi vatan’ tanımı denizlerimizin yaşadığımız kara parçasından bir farkının olmadığını betimlemektedir. Ege denizi, Karadeniz ve Akdeniz mavi vatanımızın ana unsurlarıdır. Kıbrıs adasının deniz yetki alanları en az Ege ve Karadeniz kadar önemlidir. Enerjinin nakli, deniz taşımacılığındaki stratejik konumu Kıbrıs ve karasularının önemini arttırmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Nijerya’da kaçırılan Türk yük gemisi örneği, önem atfettiğimiz mavi vatanın önemini göz önüne almaktadır. Kıbrıs sorunu çözüm sürecinde KKTC’nin hak ve menfaatlerinden karada taviz verilmeyeceği gibi mavi vatanda da taviz verilmeden siyaset üretilmelidir.