Uygarlık tarihi açısından Akdeniz coğrafyası tarihin sıfır noktası niteliğindedir. Akdeniz coğrafyası tarihten günümüze kadar gelen tüm ana fikirlerin, dinlerin doğum ve beden bulduğu siyasi alandır. Bu öneme günümüz enerji nakil hattını, enerji yataklarını, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasının kesiştiği köşe noktasını da betimlersek Doğu Akdeniz’in önemi kat ve kat artmaktadır. Akdeniz’de irade beyan etmekte köklü devlet geleneği ve iradesiyle sağlanır. Genel bağlamda devlet, yurt genelinde düzen sağlayıcı aktör olarak tanımlanmaktadır. Devlet, toprak bütünlüğünün sınırları içerisinde kurduğu hiyerarşik yapı ile hukukî, siyasî ve idarî kurumlar aracılığıyla düzeni sağlamaktadır. Uluslararası alandaysa devletin rolü farklılaşmakta ve bu rol, uluslararası hukuk temelinde oluşturulan kurum, norm ve kurallar üzerinden devam etmektedir.
***
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kurtuluş ve kuruluş günlerinden itibaren yukarıda betimlediğim evrelerden başarıyla geçmiş, Akdeniz’de önemi her geçen gün artan Doğu Akdeniz’i domine edebilecek etkin bir devlettir. Doğu Akdeniz bir kırılma noktasıdır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da vuku bulan iç ve dış siyasi olaylardan doğrudan etkilenen coğrafyadır. Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz okumaları ve idraki bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bahse geçen coğrafyalarda siyasi istikrarsızlığın getirdiği diğer önemli konuysa insanî krizlerin ön plana çıkmasıdır. Suriye’nin iç politikada istikrarsızlaşması, kamuyu yönetememesi, insanlarının Akdeniz ve Türkiye üzerinden yurtlarını terk ederek mülteci olma sorunu coğrafyanın ana problemlerindendir. Doğu Akdeniz bölgesinde savaş ve kaosun, enerji yatakları üzerinde gerçekleşmesi 44 farklı ülke deniz kuvvetlerinin Doğu Akdeniz’de teşkil olması rekabet, çatışma ve kaosun tırmanmasına sebeptir. Doğu Akdeniz’e Çin, Rusya, ABD ve Türkiye gibi etkin ve rol alan ülkeleri de koyduğumuzda coğrafyanın stratejik önemi artmakta ve güvenlik problemleri doğmaktadır.
***
ABD Doğu Akdeniz’e doğrudan müdahale etmiyor gibi görünse de Yunanistan ve İsrail’le olan ilişkilerini şekillendirerek bölgeye müdahale etmektedir. Çin’in doğal kaynaklara bağımlığının artmasıyla Kuşak ve Yol Projesi üzerinden bölge siyasetinde varlık göstermektedir. Rusya’ysa Suriye iç krizine müdahil olarak sıcak deniz olarak betimlediği Akdeniz’de varlık göstermektedir. Türkiye bölge huzuru ve güvenliği için ‘soft-power’ tabir edilen insanî faaliyetleriyle bölgede etken ana devlettir. Güney Kıbrıs siyaset kurumuysa Yunanistan ve Mısır’la müttefiklik ilişkisini kurarak varlık gösterme çabasındadır.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ne yapmalıdır?
Yukarıdaki özet haliyle aktardığım stratejik coğrafya ülkelerin, milletlerin ve dünya siyasetinin güvenliği için çok önemlidir. Siyasi tarihimizde ABD 1950-1992 yılları arasında George Kennan tarafından ortaya konan Sovyetlere karşı çevreleme (sınırlandırma) ‘containment’ politikasını ittifaklarıyla ortaya koymuştur. Bu çevreleme politikasının diğer örnekleri de 1931-1941 yılları arasında Türk dış politikasına belli noktalarda güvenlik şemsiyesi oluşturan ‘Sadabat Paktı’ ve ‘Balkan Pakt’larıdır. Bu bahisle Türkiye ve Kuzey Kıbrıs siyaset yapıcıları başta Doğu Akdeniz, Kıbrıs adası ve Doğu Akdeniz’e paydaş siyasi varlıkların güvenlik ve huzuru için Akdeniz Paktı’nı yaşama geçirmelidirler. Kurulacak olan pakt enerjinin nakli ve işletilmesi ve bölge ülkelerinin huzuru için olmazsa olmazdır.