Geçtiğimiz hafta sonu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Yeşilırmak bölgesinde Verigo Festivali’nin açılışına katıldı. Üreticilerin güncel sorunlarını dinlemek ve festivalin geniş kitlelere yayılabilmesi için festivale katıldıklarını belirtti. Sonrasında Cumhurbaşkanlığı makamının varlık sebebi ve asli görevi halini alan Kıbrıs sorunu üzerine “Kıbrıs Türk halkı bu adada diğer toplum kadar eşit bir gelecek talep ediyor. Böyle bir geleceğe ulaşmak Kıbrıs Türk halkının hakkıdır. Uluslararası topluluk ve uluslararası hukuk içinde hak ettiği saygın yeri almak Kıbrıs Türk halkının da hakkıdır. Bu adada eşit bir varlık olarak, özgürlük ve güvenlik içinde yaşamak Kıbrıs Türk halkının hakkıdır. Kıbrıs Türk gençlerinin gelecek belirsizliğinden kurtulması, ambargolar altında yasamaktan kurtulması gençlerimizin en doğal hakkıdır. Elbette bu adada barut fıçılarının üstünde değil, barış̧, huzur ve güvenlik içinde bir geleceği yaşamak Kıbrıs Türk halkının hakkıdır. Bunun da yolu bellidir, haklarımızı sonuna kadar savunarak, Birleşmiş̧ Milletler (BM) çerçevesinde müzakerelerden kaçmadan yapabiliriz.” şeklinde açıklama yapmıştır. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk siyaset kurumunun baş aktörüdür. Bu önemden dolayı da Sayın Akıncı yazılarımızın, eleştirilerimizin ana aktörüdür. Yukarıdaki Kıbrıs sorunu üzerine olan açıklamaları yerinde ve haklıdır. Ta ki “Elbette bu adada barut fıçılarının üstünde değil, barış̧, huzur ve güvenlik içinde bir geleceği yaşamak Kıbrıs Türk halkının hakkıdır.” cümlesine kadar. Unutulmamalıdır ki Kıbrıs adasına barış, özgürlük insan hak ve hukukunu getiren Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs adasında siyasi bir varlık ve müzakere masasında olmasını sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri ve Mücahitlerimizdir. Cümlede geçen ‘barut fıçıları’ betimlemesindeki askeri varlığımız, garantilerin ve gelecekte adadaki Türk varlığının haklı garantisidir. Barut fıçılarının sahibi ‘dosta güven, düşmana korku’ veren şerefli Mücahit ve Mehmetçiklerimizdir. Rum Yönetimi kilise ve müzakere heyeti, fıçılarının sahibini adadan göndermek, Kıbrıs Türk halkını da siyasi eşitlik olmadan kimliksiz bir halde çözüme götürmek istemektedir. Müzakere heyeti ’Barut fıçısı mı kimliksiz teslimiyet mi?’ sorusuna cevap bulduktan sonra tekrardan masaya dönmelidir.
Akdoğan Dr. Fazıl Küçük İlkokulu
Kıbrıs ve siyasi coğrafyamızı anlamamızı kolaylaştıracak bir yöntem olarak neden-sonuç ve sorular üzerine bir mantık kurulmasından tarafım. Duygusal zekâ ve mantıkla bir arpa yol alamadığımız ortadadır. Müzakere heyetine düşünmesi için sorular sormakta çözümü kolaylaştıracak aydınlatma fişeği tutmaktayım. Geçmişte ülkemizin sınırlarında vuku bulan bir bayrak hadisesi vardır. Bu iki tarafın da hafızasında diri ve tazedir. Akdoğan Dr. Fazıl Küçük İlkokulu’nda geçtiğimiz günlerde vuku bulan bayrak olayı güvenlik güçlerimizin gözlem mesafesinde olsaydı, ilgili güvenlik personelimizin olaya karşı tutumu tüm yönleriyle düşünülmelidir. Herhangi bir provokatör eylem müzakerelere ne gibi olumlu/olumsuz etkileri olabileceği göz önüne alınmalıdır. Doğu Akdeniz siyaseti ve Kıbrıs kıldan ince kılıçtan keskin bir süreçtir.