Siyaset yapıcı ana aktör, büyük resimde rol almak ve siyasi coğrafyasında edilgen değil de etken olmak istiyorsa Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası gibi bir şef ve çok sayıda çalgının ortak müzik icra ettiği gibi yönetilmelidir. Siyaset, doğası gereği farklı kültür ve kimliklerin sahada uygulayıcı olduğu, aynı hedefe farklı kimlik ve renklerin ulaşmaya çalıştığı demokrasi ve evrensel hukuka inanmış bir organizmadır. Farklı renkler ve sesler tek bir amaç için ortak akıl ve mantıkla yönetildiğinde ortaya başarı, huzur, refah ve devamlılığı olan bir siyaset kurumu çıkmış olur.
***
Siyasi coğrafyamız yarım asırdır kan, göz yaşı ve istikrardan uzak bir düzeni kabul etmiş halde dünya siyasetinde zamanını beklemekte veyahut geçirmektedir. Doğu Akdeniz hidrokarbon yatakları son yıllarımızın ana tartışma ve üzerinde en az Kıbrıs sorunu kadar uzlaşılması gereken argümanıdır.
***
Garantör ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti 1980’li yıllardan itibaren bölücü terör örgütüyle iç güvenlik ve sınır ötesi harekatlarla mücadele etmektedir. Günümüzdeyse küresel ihanet şebekesi olan hain yapının psikolojik harekatları, politik ve ekonomik manipülasyonları ve son olarak da konvansiyonel saldırısıyla yüzleşerek 2. Cihan Harbi galip devletlerine cevap niteliğinde olan bir tokatla bu saldırıyı da bertaraf etmiştir. Türkiye’nin güney sınırlarında olası bir koridor devletin önüne geçmek ve ülke güvenliği için siyasi irade, terörle mücadele metodunu ülke sınırlarının dışına taşıyarak şer odaklarının oyunlarını bozmaktadır.
***
Siyasi coğrafyamız, Kuzey Kıbrıs’ın geleceğini etkileyecek, garantör ülkemiz Türkiye’nin birliğine, dirliğine zarar verecek ve görünür görünmez gladyo menşeili yapılanmaların oyun ve savaş sahası konumundadır. Şer ve nifak odaklarının ana hedefi bellidir. İstikrar ve devamlılığı Ortadoğu siyasetinde beden bulmuş hali Cumhuriyet Türkiye’sini zayıflatmak, etki alanını daraltmak, kurucu iradeden güç ve kuvvet alan yurt dışı Türklerini öksüz bırakmak ana hedeftir.
***
Kuzey Kıbrıs siyaset kurumu içerisinde büyük fotoğrafı gören ve tehlikenin farkında olan hükümet vardır. Başbakan Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Sayın Kudret Özersay oynanan oyunun ve tehlikenin farkındadır. Bu sebeple çözümsüzlük haline gelen federasyon modelli çözüm fikrinin çöktüğünü dile getirmektedirler. Başbakan Tatar’sa uzunca bir aradan sonra iki devlet bir millet mantığıyla garantör ülke Türkiye ile ilişkileri iyileştirmiştir. Türkiye’de il ziyaretleri yaparak sohbet toplantılarıyla Kıbrıs sorunu ve gelinen noktayı anlatmakta ve çözüm yollarını dile getirmektedir. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a resmi ziyarette bulunmuş ve akabinde Muş’ta Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü kutlamalarına katılmıştır.
***
Muş’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Okçular Vakfı’nın bu yılki kutlama programını KKTC’den başlatmasıyla Türkiye ile Kıbrıs Türkleri arasındaki dayanışmanın seviyesinin dost düşman herkese gösterildiğini söylemiştir. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye ilişkileri dün olduğu gibi bugün de ‘istikrar, güven ve birlik’ üzerine inşa edilmiştir. Kıbrıs Türkü için çözüm ve Doğu Akdeniz enerji çanağından haklı olduğu payı almak tek bir orkestra şefiyle dış politikanın argüman ve enstrümanlarının ortak hedefe yönelmesiyle olacaktır. Rum siyaset kurumundan ve aktörlerinden veyahut okyanus ötesinden çözüm aramak beyhude bir arayıştır.