Çözüm sonrası ortak zenginlik olarak tanımlanan Doğu Akdeniz enerji yatakları gün geçtikçe Kıbrıs adası için kaos ve siyasi kargaşanın ana argümanı olmaktadır. Müzakere geçmişine baktığımızda masadan kalkan ve uzlaşıdan uzak olan taraf Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’dir. GKRY lideri, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın uzattığı tüm zeytin dallarını Akıncı’nın iyi niyetini de suistimal ederek kırmıştır. Geldiğimiz nokta müzakere masası bir daha federasyon modelli çözüm üzerine toplanmayacak şekilde dağılmıştır. Çözüm sonrası ortak zenginliğimiz hidrokarbon yataklarıysa Rum yönetimi ve çıkar üzerine kurulmuş siyasi paydaşları tarafından Kıbrıs Türkleri ve Türkiye yok sayılarak işletilmek istenmektedir. Kıbrıs Türkü’nün hak arama faaliyeti diplomasi masasında kabul görmemiştir. Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan ve GKRY, Avrupa Birliği (AB) üyeliklerini suistimal ederek siyasetlerini yürütmektedirler.
***
Garantör ülkemiz Türkiye Dışişleri Bakanlığı kural ve uluslararası hukuk tanımayan AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan Başbakanı Tsipras’a Doğu Akdeniz tepkisini dile getirmek için “Yunanistan ve GKRY, AB üyeliklerini suistimal ediyor. Bizim tarafımızdan en üst düzeyde verilen mesajlar gayet açık. Bu konudaki kararlı duruşumuzu muhafaza ediyoruz.” açıklamasını yapmıştır. Garantör ülkemiz Türkiye 1974 öncesi ve sürecinde olduğu gibi dış politikasında kararlı ve istikrarlıdır. Su damlasının taşı deldiği gibi sabır ve zamana yayarak politikasını başarıya götürebilecek kudret ve erdeme sahiptir. Yunanistan – GKRY gibi tribüne oynamak yerine anlamlı dış politika manevralarıyla sonuca gitmektedir. 1974, 20 Temmuz sabahına kadar sabırla gerekli tüm şartları oluşturarak beklemiştir. 20 Temmuz sabahı Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaparak Kıbrıs adasında barışı tesis etmiştir.
***
Geçtiğimiz pazar günü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulunda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC ve Türkiye karasularında yapılan çalışmalara karşı Rum Yönetimi ve lobisinin yaptığı ayak oyunlarına cevap verdi. Erdoğan, konuşmasında “Birileri kaşını gözünü oynatırsa biz de bütün fırkateynlerimizle beraber, gerektiğinde uçaklarımızla beraber hemen o gemilerimizin yanında yerimizi alıyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Talimat vermiş bir tanesi, talimat vermişler tutuklatacaklarmış o gemilerdeki personeli. Avucunuzu yalarsınız. Neyi tutuklatıyorsunuz, neyi tutuklatıyorsunuz? Bizim silahlı kuvvetlerimiz bütün buradaki imkânlarımızla biz de Doğu Akdeniz’de şu anda zaten yerimizi almış vaziyetteyiz, oralardayız.” şeklinde net açıklamasını yapmıştır. Arama ve sondaj gemilerinde çalışan personelimiz hakkında tutuklama kararı çıkarın Rum Yönetimine de açıkça ‘avucunuzu yalarsınız’ demiştir. Cumhuriyet Türkiye’sinin dış politikasını iyi bilenler bu sürecin nereye gideceğini kestirebilirler.
***
Aşk ve sevgide olduğu gibidir savaş ve barış arası mesafe. Kıldan ince kılıçtan keskindir. Sevginin nefrete dönüşmesi an meselesi olduğu gibi barış ortamının da savaş ortamına dönmesi an meselesidir. Uyuşmazlıkların çözüm yolu savaş değil diyalogdur. Bu sebeple Kıbrıs siyaset kurumu müzakere çalışmalarını federasyon üzerine değil de hidrokarbon üzerine yoğunlaştırmalıdırlar.