İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

172-KKTC’de Yaşıyoruz 02.05.2019

Politika, bir nevi ortaoyun ve oyunda rol alan aktör kişilerin işidir. Siyaset öncesi profesyonel yaşamlarındaki başarılarının üzerine kurulu başarılı ya da başarısız bir oyun izleriz aktörlerden. Politikaya sonradan müdahil olup içerisinde düşe kalka pişen, olgunlaşan siyasi kimlikler vardır. Bir de doğduğunda siyaset kurumunun içinde olan belki şanslı belki de şanssız kişiler aktörler vardır. Maliye Bakanı Sayın Serdar Denktaş, siyaset kurumunun içinde doğmuş. Kıbrıs denilince akla ilk gelen isim kurtuluşun ve kuruluşun baş aktörlerinden “Bozkurt” kod adlı rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın oğlu olarak Kuzey Kıbrıs siyasetinde ve Kıbrıs politikasında önemli bir rol modeli ve aktörüdür. Mevcut hükümette kilit rolüyle Kıbrıs Türklerinin maliye politikası her zamanki gibi kendisine emanettir. Maliye ve para politikasının kaptanıdır. Maliye Bakanı Denktaş’ın hafta başı meclis kürsüsünde konuşması sırasında yaptığı benzetme, siyaset kurumundan son zamanlarda duyduğum en güzel öz eleştiri diyebilirim. Sayın Denktaş, yaşanan ekonomik sorunlara yönelik olarak “İsviçre’deymiş gibi düşünüp, Amerika’daymış gibi harcayarak KKTC’de yaşıyoruz. Sorunların temeli bu. Yorganımızı ayağımıza göre uzatmalıyız, yorganımızı ayağımıza göre yapmalıyız.” demiştir. Maliye ve para siyasetinin geldiği noktayı rakamlarla anlatmak yerine, halk ağzıyla çok güzel benzetmelerle özetlemiştir.

***

Evet, biz KKTC’de yaşıyoruz. Bizi resmî olarak tanımayan ülkelerin ürettiği lüks arazi araçlarımız, lüks taksi ve deniz araçlarına sahip olabiliriz. Çoğu kişinin televizyonlardan izlediği sanat dünyasının ünlüleri her hafta sahnelerimizde olabilir, onlarla aynı duygu içerisinde şerefe de diyebiliriz. Kuzey Kıbrıs’ta olmayan markalara, Lokmacı kapısından yürüyerek ulaşsak da, karton bardakta kahvemizi içsek de, yüksek ateşte pişen köftenin hamburgerini tüketebilsek de biz KKTC’de yaşıyoruz.

***

Avrupa Birliği mali politikalarına dahil olmadan çıkmaza giren bir mali yapı, yüz binin üzerinde yüksek öğretim gören öğrenci yapısıyla öğrenci adası, on iki aya yayılmış turizm sektörü ve beş yıldızlı otelleriyle biz KKTC’yiz.

***

Peki biz neden Sayın Denktaş’ın sorunları belirtmek için bahsettiği ülkeler gibi olmayalım? Genç nüfusumuzu kullanarak neden yazılım üzerine çalışmalar yapmayalım? Ambargolara rağmen yüz binin üzerinde öğrenciyi Kuzey Kıbrıs’a getirmeyi başaran üniversiteleri neden inovasyon merkezleri gibi kullanarak KKTC’yi daha yaşanabilir kılmayalım? Üniversitelerde yetişmiş genç beyinlerimiz ve akademisyenlerimizle birlikte neden siyaset ideolojisinden arınarak çağdaş, yaşanabilir, insan hak ve özgürlüklerinin başta olduğu laik bir hukuk devleti inşa etmeyelim?

Devlet yönetimi ve sosyal yaşamımız doktora tezi yazılır bir vaziyette kural ve şekillerle yazılıp hayata geçirilmelidir. Cumhuriyet Meclisi üyeleri, gündemlerini hikayelerini kriz ve bireysel ikbalden ziyade toplumun tümünü kapsayacak şekilde planlamalıdırlar. Mevcudu koruyarak daha iyiye gitmeliyiz. Unutmayalım siyasi coğrafyamızdan kuş ucumu bir saatlik mesafede savaş kan ve kaos vardır.