Yaşamı günün sonunda bir hikâye olarak betimleyebiliriz. Bazılarımızın hikâyesi yüksek tirajlı bir sinema filmi olur. Bazılarımızın hikâyesi de bir dönem gösterimde kalır; izleyici de memnun olmaz yapımcı da. Bu sebeple başrol oyuncusundan yardımcı oyuncuya kadar setteki herkes olumlu ya da olumsuz nasibini alır. Yapımcılığını George Clooney’in yaptığı 2015 yapımı “Our Brand Is Crısıs” filmi güncel yaşamdaki politik kampanyalara örnek güzel bir filmdir. Amerikalı politik danışmanların Bolivya başkanlık seçimleri için yarışları konu edilmektedir. Film siyasal iletişimle çalışan akademik kadrolar tarafından laboratuvar çalışması niteliğinde örneklerle doludur. Seçimi kaybetmek üzere olan bir başkan adayının iyi bir stratejiyle zafere gitmesi konu edilmektedir. Sağduyunun ve sakinliğin simgesi gibi gösterilmek istenen bir aday anketlerde kötüye gitmekteyken filmin başrol oyuncusu Sandra Bullock, geride olan başkan adayının kampanyasını seçim bölgesinin şart ve koşullarına uygun bir halde dizayn eder ve seçim zaferle sonuçlanır. Okyanus ötesinin ülkesi Bolivya’da gerçek bir hikâyeden sinemaya uyarlanan film, coğrafyaların, siyasi koşulların ve seçmen halkın yeri ve zamanı geldiğinde kampanyada siyasi argüman olarak kullanılacağını da gözler önüne sermektedir. Sanırım coğrafyaların ve coğrafyanın kaderine razı insanları dünya üzerindeki tüm bölgelerde yeri geldiğinde kullanılacak ve sömürülecek birer metadır.
Kıbrıs Müzakere Sineması
‘Kriz Bizim İşimiz’ filmini göz önüne aldığımızda 3 aylık bir yarış ve sonuç için mücadele eden, sonrasında aynı araç ve uçakla ülkesine giden kurgucular vardır. Film platosu olarak Kıbrıs adası bir sahne ve 1960’lardan bugüne yaşanan olaylar ve vuku bulan siyasi seçim sonuçları da filmin ana konusu olur. Kıbrıs, çok başrol ve yanrol oyuncuyu eskitmiş, emekliye ayırmış ya da rahmeti rahmana kavuşturmuştur. Siyasi tarihimizde hepsinin önemli yeri, güzel anıları, fikir ve duruşları ile hayran olunan kimlikleri vardır. Geçtiğimiz Perşembe yayınlanan yazımda aktardığım gibi 9 Nisan İsrail seçimleri için Netanyahu’ya ABD menşeli bir orta oyun oynanarak Golan Tepeleri siyaset kurumuna dönemsel malzeme olmuştur.
Bu bağlamda yaklaşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimi düşünüldüğünde Kıbrıs müzakere süreci dünü bugünü ve yarını itibari ile seçime malzeme ve argüman olarak kullanılacak süreçtedir. Fakat Kuzey Kıbrıs seçmeni genel olarak iyi bir izleyicidir. Kıbrıs müzakere süreci tarih sahnesinde bir defa seçilene şans vermiş, ikinci şansı vermemiştir. Kıbrıs sorunu ve müzakere sürecinin en tecrübeli ve değerli siyasi kimliği merhum Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Raif Denktaş’tır. Kıbrıs Türkü Denktaş Beye bu krediyi vermiştir. Rahmetli Cumhurbaşkanımızın da Kıbrıs müzakeresine olan bakışı ve yorumları halen daha geçerliliğini korumaktadır. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde aynı uçakla ülkelerine dönecek olan ekiple çalışanlar “Kriz Bizim İşimiz” filmindeki son sahnelerde kaybedenin halk olduğunu unutmamalıdırlar.