Merhaba Aydın, yılın üçüncü ayı Mart’a hep birlikte merhaba dedik.
Umarım Şubat ayının yaralarının hızla sarıldığı, güzel bir bahar ayı yaşarız.
Yaşamımız hızla akıp gitmektedir.
2023 yılı Cumhuriyet’in yüzüncü yılı olarak büyük umut ve hayallerle başladık. Ocak ayını bitirdik, Şubat maalesef ‘Kahramanmaraş Depremi’ olarak adlandırdığımız 11 ilimizi, 12 milyon insanımızı etkileyen, 80 milyon vatandaşımızı derinden üzen afeti yaşadık ve yaralarımızı sarmak için millet olarak seferber olduk.
Afet bölgesinin bazı illerini ve ilçelerini bizzat gittim. Deprem üzerine yorum yapan ve çoğu defa duymaktan sıkıldığımız; ‘’deprem öldürmez, doğru yapılmayan binalar öldürür’ cümlesini görerek hissederek tatbik ettim. Gerçekten de sağlam binalar ayakta ya da ağır hasar almış fakat bina sakinlerinin tahliyesine olanak sağlamıştır. Deprem yönetmeliğine uygun olmayan binalarsa yıkılmıştır. İnsan kendi yaptığı uygun olmayan yapıda enkaz altında yaşam ve ölüm arası ince çizgide mücadele etmiştir. Yazmak istemediğim sayılarla çokça canımız enkazdan sağ çıkamamıştır. Afet sonrasında enkazdan çıkan canlarımız belki de başka rahatsızlıklarla zaman içerisinde yüzleşecektir.
İnşa ettiğimiz binalar hasar alsa bile, içinden çıkacak zamanı bize tanıyorsa en az kayıpla deprem atlatılır. Cana değil mala gelen kayıp olmuş olur.
Hepimiz can mı mal mı? sorusuna tabi ki de cana geleceğine mala gelsin deriz.
Fakat ev alırken ya da yaptırırken neden mutfak ve banyodaki gözümüze güzel gelen ürünlerin markalarını ve kalitelerini bakarız ki asıl önemli olan binayı taşıyan ana kolonlar ve temeldeki kullanılan demir ve diğer önemli unsurlar değil midir?
Fakat insan konfor alanında tüm kötü şeyleri unutur, konfor alanında hiçbir şey olmayacakmış gibi yaşar ve olumsuzluklardan kaçar mutlu olduğu anların ya da öyle görünmesini istediği görselleri sosyal medya da paylaşır…
İnsan bir nevi kendini, konfor alanında kandırır gider.
Şimdi düşünsenize; deprem 04:17 de yaşanıyor.
Eğer deprem olmasaydı etkilediği illerdeki sakinler;
Belki de sabah uyandığın da yeni arabasına plaka seçmeye,
Yeni bir telefon almaya,
Evlenecekse nikahı için gün almaya,
Bebek bekleyenler sağlık kuruluşuna,
Ya da aklımıza gelmeyen tüm güzellikleri yaşamak için erkenden yatmıştır ve kalktığın da toz duman içerisinde yıkılmış afet bölgesinin ortasında kalmıştır.
Yalnızca afet bölgesi için geçerli değil yukarıda betimlediğim tiyatro, tüm insanlık böyle değil mi? hiç ölmeyecekmiş gibi hırsları ve ihtiraslarının peşinden kör gözle koşar gider…
Sonrası doğal afette adını ‘residance’ ‘konak’ ve diğer güzel sıfatlar koyduğumuz enkazın altında kalır.
Aslında enkaz altında kalan afet bölgesinde yaşayan insanlarımız mıdır,
Yoksa tüm insanlık mıdır? Sorusuna cevap bulabilirsek tüm sorunları belki de çözmüş oluruz.
Bu ve buna benzer çokça soruyu zaman içerisinde afetin psikolojik etkisi azaldığın da kendimize sormalıyız.
Yaşamdan beklentimiz nedir?
Amaç ve gayelerimiz nelerdir?
Kendimizi niçin konfor alanına mecbur ettik.
Sorular uzar gider, yazımı okuduğunuz da sizde bu sorulara ek kendi sorularınızı kendinize sorunuz.
Şimdi; Aydın ilimiz ve çevre illerimiz de olacak olan bir depreme birey olarak bizler ve ailemiz, yerel yönetimler, devlet ve özel şirketler ne kadar hazırdır?
Binalarımız hazır mıdır?
Olası bir afette evimizi terk ettiğimiz de kaç gün açıkta yaşaya biliriz?
Afet çantamız var mıdır?
Akıllı mobil cihazlarımız için yedek bataryalar, mevsimine göre dışarıda bizi koruyacak giyim kuşam, acil kullanmamız gereken ilaçlarımız, temiz su ve kuru gıdamız var mıdır?
11 ilimizi göz önüne alarak kendi afet planımızı yapalım. Evimiz de yaşam üçgeni var mı? yoksa olası deprem de ailemizi ve bizi evimizin hangi alanı korur.
İşin özü her şeye hazır olalım. Türkiye’deki yaşayan çağ nüfusumuz olmaz denilen her şeyi yaşadık… Onun için olmaz dediğimiz her şey başımıza gelebilir, önemli olan hazırlıklı olmaktadır.
Türk milletinin başı sağ olsun. Kalın sağlıcakla…
Kitap: Kitap olarak önerim PDF’lerini temin edebileceğiniz, Kızılay’ın ‘’İlk Yardım Yayınları’’ Web: https://www.ilkyardim.org.tr/ilk-yardim-yayinlari.html