İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

66-Güvenlik politikaları üzerine 04.05.2017

Türk dış politikası dönem dönem farklı çizgiler üzerine kurulmaktadır. Cumhuriyetin ilk yılları dış politika yaklaşımımız kurucu iradenin ve Türkiye’yi kuran devrim ve reformları yapan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika vizyonu üzerine kurulmuştur. Bu vizyon “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözleriyle çizdiği barış ve demokrasinin kurallarının benimsendiği insan hak ve özgürlüklerinin değerli olduğu bir vizyondur. Kurtuluş mücadelesinden Türk milleti yüzünün akıyla çıkmış; emperyalist devletlerin sömürü politikalarına kafa tutmuş, Haçlı zihniyetini mağlup etmiştir. Cumhuriyet ilan edilmiş, kurucu irade genç Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası siyasette kabul ettirmiştir. Bu ortamda ‘aba altından sopa gösterir’ gibi ‘ülkemizde barış varsa, dünyada da barış vardır’ diyerek genç Cumhuriyet kendini dünya devletlerine saydırmıştır. Coğrafyasının zaman içerisinde kendine getirdiği zorlukları da kadim Türk milleti yaşamış, bu zorluklar içerisinde başta komşuları olmak üzere siyasisi coğrafyasındaki ekonomik/askeri devletler arası ilişkilerini zamanın gereksinimlerine göre kurgulamıştır.

***

15 Temmuz sonrası ülkemiz askeri/ekonomik ve uluslararası bir saldırıyla karşı karşıyadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin beka sorunu vardır. Dost/düşman kavramlarımız yenilenmiş, milletçe bir olarak postmodern haçlı ordularına karşı mücadele vermekteyiz. Bu bağlamda Doğu Akdeniz’in en stratejik adası Kıbrıs’ta 1974 öncesi Rum çetelerine karşı propaganda amaçlı radyo yayınlarında çalınan sözleri Ümir Yaşar Oğuzcan’a bestesi Rüştü Şardağ’a ait olan “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısı tekrardan gündemimize dış politika argümanı olarak girmiştir. Güney Doğu Anadolu coğrafyamızda sınırımızı ve milli güvenliğimizi tehdit eden PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG terör örgütünün militanlarının NATO müttefikimiz ABD askeriyle fotoğraflarının basına yansıması sonrası Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın basın açıklamasında sınır güvenliğimizi ve milli güvenliğimizi tehdit eden unsurlar için söylediği “bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri yeni dış politikamıza ışık tutmaktadır. Güçlü ordu, güçlü devlet yaklaşımıyla coğrafyamızda şahin bir dış politikada izleyeceğimizin emareleridir.

***

Kıbrıs’ta devam eden müzakere sürecinde gelinen aşamalar, sürecin sağlıklı gitmediğini ve çözümden çok çözümsüzlüğe gittiğini göstermektedir. Geçen haftaki yazımda gerekli şartlar oluşana kadar Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın müzakerelere ara vermesini yazmıştım. Masadan kaçmak değil, sağlıklı sonuç için uygun zamanı beklemek adına. Garantör ülke Türkiye’nin dış politika yaklaşımı ve güvenlik algısı çağın ihtiyaç ve gereksinimleri üzerinedir. Bu bağlamda “iki devlet bir millet” çizgisinde yürüyen Kuzey Kıbrıs – Türkiye arası ilişkilerimiz siyasi coğrafyanın zorunluluğu olan güvenlik politikalarının belirlediği müzakere ve ortak dış politika hedefleriyle birleşmelidir. Siyasi coğrafyamızın cadı kazanı gibi kaynadığı bir süreçte Kıbrıs sorunu oldu bittiye gelmeden çok yönlü çok taraflı bir çözümle yol alınmalıdır.