1332 yılında Tunus’ta dünyaya gelen ve 1406 yılında Kahiri’de vefat eden, modern historiyografinin, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü devlet adamı ve tarihçisi İbn-i Haldun’un geçmişte, gelecekte ve günümüzde geçerliliğini koruyan güzel bir sözü vardır: “Coğrafya kaderdir.” Biz de İbn-i Haldun’un bu sözünü millet olarak yaşayan, iyisiyle kötüsüyle hisseden bir coğrafyadayız. Siyasi coğrafyamızın ve tarihi coğrafyamızın güzellikleri olduğu kadar kaderimizi etkileyen kötülükleri de vardır. Bunlar dönem dönem askeri savaşlar olarak bizleri yerimizden, yurdumuzdan ve huzurumuzdan eden, zaman zaman da siyasi, ekonomik ve toplumsal çatışmalarla hissettiğimiz zorluklarıdır.
***
Genelde Kıbrıs adası ve özelinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak kaderimiz olan coğrafyada savaş, göz yaşı, ölüm ve acıları yaşayarak günümüz Kuzey Kıbrıs siyasi coğrafyasının getirdiklerini görmekte ve iliklerimize kadar hissederek yaşamaktayız. Kaderimizdeki coğrafyanın siyasi cilvesi, ‘çözüm ha oldu ha olacak’, ‘şimdi oldu’, ‘Kıbrıs konferansı sonrası oluyor’, ‘Türk askeri adadan gidecek’, ‘zirveler çöktü’ ve son olarak da ‘özgülük ve barış güvercinleri’ni her seferinde tiyatro olarak kullanan müzakere heyetinin güney siyasi yapısının Enosis kararı ile siyasi coğrafyamızın başka bir yüzüyle de karşılaştık.
***
Başbakan yardımcısı, Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Serdar Denktaş sosyal medya hesabından yukarıda saydığım siyasi cilvelerin sonunu ve genel tanımını güzel bir şekilde özetlemiş: “Böylesi bir ortamda görüşmelere hobi olarak devam edebilirsiniz; ancak bir sonuca varamazsınız.’’ diyerek konuyu kısa ve net bir şekilde ifade etmiştir.
***
Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı da 18 Mart Şehitleri için Boğaz Şehitliği’nde düzenlenen törenlerde Boğaz Şehitliği özel defterine “Sizler canınız pahasına bir daha geçmişin karanlıklarına dönülmesini engellediniz. Bu adada barış, huzur, eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde yeni bir yaşamın alt yapısını hazırladınız.” Şeklindeki ifadesiyle kaderimiz olan coğrafyadaki siyasi sınırlarımızın ve özgürlüğümüzün teminatı aziz şehitlerimizi yad etmiştir. Devletin başı ve iradenin temsilci Sayın Akıncı’nın bu güzel mesajı Rum siyasi temsilcilerine ve müzakere heyetinin oynadığı oyunlara bir cevap niteliğindedir.
***
17 Şubat – 4 Mart 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi toplanmıştır. Cumhuriyetin ilk ekonomi kongresi sonrası savaşın ve kader olan coğrafyanın yaralarına sarmak adına kararlar alınmıştır. Bu alınan kararlardan bir tanesinde “Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.” demektedir. Başbakan Sayın Hüseyin Özgürgün Gazimağusa Kaza Tarım Dairesi yeni hizmet binasının açılışında ‘topraklara kök salmanın koşulunun üretim, tarım ve hayvancılığı güçlendirmek’ olduğunu söylemiştir. Konuşmasının devamında Kıbrıs Türk halkını ayakta tutmanın en büyük yolunun bu sektörleri güçlendirmek olduğunu belirtmiştir. Zaten Türkiye ve Kuzey Kıbrıs olarak kaderimiz olan coğrafyada milli bir ekonomi ve üretime dayalı sektörlerle dışa muhtaçlıktan kurtulur, coğrafyamızda insanlığın devam ettiği sürece yaşarız.