Uzunca bir süredir ha oldu ha olacak umutlarıyla Kuzey Kıbrıs basınında müzakere süreci hakkında olumlu/olumsuz, çözüldü/çözülecek şeklinde farklı renklerle farklı punto ve düşüncelerle haber, köşe yazısı ve yorum olarak süreci okuduk ve dinledik. Kamuoyu yazacak olursa olumlu veya olumsuz çok şey daha yazıp çizebilir. Lakin mantık ve devlet aklıyla düşündüğümüzde benim nazarımda çok da önemli bir konu kalmadığı gibi, güncel olarak tartıştığımız ve konuştuğumuz “liderler masaya dönecek mi”, “Rum lider ‘Ben küstüm oynamıyorum’ tarzı politikasının yanlış olduğunu anlayıp kendi eliyle çarptığı kapıyı açarak masaya geri gelecek mi” soruları gündemimizdedir.
Masadaki çözümsüzlük
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı da basın açıklamalarında “Rum lider Anastasiadis masaya kendi dönmeli, görüşmeyi terk eden kendisidir” demiştir. Peki, Sayın Akıncı halen daha masada ve görüşmeye açıksa Rum lider de masaya döndüğünde ne olacaktır? Sayın Akıncı seçildiği tarihten itibaren süren büyük umutların basına servis edildiği, sürecin uluslararası boyutlara taşındığı New York, Mont Pelerin ve Cenevre’de Kıbrıs görüşmeleri sonrasında somut elde edinim ve kazanım nedir, tekrar liderler masaya döndüğünde ne olacaktır? Dün olduğu gibi masaya döndüklerinde orta oyun yeniden başlayacak, basına olumlu mesajlar verilecek ve mekik diplomasi metoduyla kahveler içilecek. Basın ve kamuoyu, oyunu tekrar halka servis etmekten başka ileriye gidebilecek midir?
Beden ve zihin ayrılığı
Liderlerin bedenen masaya dönmeleri mi önemlidir yoksa zihnen iki toplumlu iki devletli eşit yurttaşla federasyon modeline inanmaları mı önemlidir? Sayın Akıncı “Görüşmeler hemen başlar” diyor. Peki, müzakere heyeti bu orta oyun şeklindeki görüşmelerde umutla sonucu bekleyen Kıbrıs Türk halkına çözüm mü getirecek, yoksa umut ve hayalleri hüsrana mı uğratacak? Kıbrıs Türk tarafı ve garantör ülke Türkiye federasyon modelli çözüme açıktır. Fakat Güney Kıbrıs lideri ve müzakere ekibi Güney Kıbrıs’ta gerçekleşecek seçimlere kilitlenmiş, söylem ve eylemleri çözümden ziyade Enosis ve çözümsüzlüğe hizmet eden bir noktadır. Bu düşünceyle tekrar müzakere masasına gelmeleri ve sürecin yeniden başlaması, güney seçimlerinde Anastasiadis ve siyasi düşüncesinin propaganda malzemesi olmaktan öteye geçemeyen bir görüşme sürecine gider. Kuzey Kıbrıs halkı ve müzakere heyeti seçim için kullanılan bir argüman olarak süreçte rol alır.
Garantör ülkelerin doğruları
Müzakere sürecinde garantör ülke Yunanistan, Türkiye gibi süreci izlemekte ve gerektiğinde kendi doğruları ölçüsünde kontrol etmektedir. Yunanistan Savunma Bakanı’nın Kardak kayalıkları için yaptığı talihsiz açıklama sonrası Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’ndan gerekli cevabı almıştır. Kardak kayalıkları için kullandığı bu seviyesiz yorumu ve düşünceyi Kıbrıs müzakereleri için de kullanacaklarını düşündüğümüzde Rum liderin tekrar masaya gelmesinin bir anlamı yoktur. Çünkü Rum heyeti ve garantör ülkesi federasyon modelli bir çözümden düşünce olarak çok uzaktırlar.