Ağustos ayından tüm okuyuculara merhaba.
Dünyanın ve ülkemizin başına dert olan Covid-19 ‘un arttığının ya da azaldığının tam manasıyla anlamadığımız günlerden geçmekteyiz.
Ağustos sonrası Eylül ayı gibi eğitim-öğretimin açılıp açılmayacağı büyük muamma ve soru işaretleriyle dolu.
Tekrardan kapanma olursa ekonomi ne olur, siyaset kurumu süreci nasıl yönetir, erken ya da baskın seçim olur mu? Gibi bir sürü soru bizi yormakta ve cevap aramaya zorlamaktadır.
Peki yukarıdaki haliyle cevap aradığımız soruların muhatapları, sistemi halk adına yöneten seçilmiş ve atanmışlar, süreci siyaset yaparak mı politikalarla mı yöneteceklerdir?
Veyahut sistemi konsolide edecek kişi/kurum genel tanımlamada kendini politikacı mı siyasetçi olarak mı? tanımlar.
Politika, Yunanca ‘politikos’, vatandaşlara dair ya da vatandaşlar için anlamına gelmektedir.
Siyaset, Arapça ‘seyislikten’ yani at terbiyecisi ya da bakıcısı anlamına gelmektedir.
İki cümle okunduğunda aradaki fark ortaya çıkmaktadır. İşin özünde anlam bakımından tartışmanın kapanması gerekmektedir. Lakin iki sözcükte güncel yaşamımızda çok yer ettiği için üzerine kafa yorulması gereken bir konudur.
Bu iki sözcüğün aynı anlam taşıdığını iddia eden kişi/kurum büyük yanılgı içerisindedir. İki farklı tamamen zıt tanımlamaları vardır.
Tabi ikisi de ‘devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ve anlayışı’temsil eder.
Fakat bu iki sözcük ve tanımları siyahla beyaz, doğu ile batı gibi zıt iki ayrı dünyayı temsil etmektedir.
İki sözcükte Türkçe değildir. Siyaset Arapça, politika Yunanca kelime köklerinden gelmektedir.
Anlam bakımından değerlendirirsek, siyaset at bakıcılığı, politikaysa vatandaşlara dair manasındadır. Bu iki fark bile kullanıldığı alan için önemlidir.
İki tanımlamanın kullanıldığı coğrafyalara bakıldığın da batı politikayı kullanırken, doğu siyaseti kullanmaktadır. Bu iki kullanım alanı ve coğrafya bile bize durumu izah etmeye yetecek kadar göstergelere sahiptir.
Batı dünyasında politika kavramı oluşurken şehirleşme, sanayileşme, temsili yönetim tarihsel zinciri içinde ‘vatandaş için işler yaparak onları yönetme’ kavramı oluşuyor.
Doğu dünyasında siyaset kavramı daha çok yönetimi altındakileri yönlendirme, ‘terbiye’etme üzerine bir mantıkta oluşmuştur.
Bu iki fark siyasetçiye ve politikacıya yüklenen anlamda da görülmektedir.
Biz de yönetime getirilen kişiye ‘siyasetçi gömleği’ giydirilir. Kefen gibi ölen kadar üzerinde olur. Başarısızlık halinde bile o gömleğinden dolayı istifa etmez o gömlekle birlikte irade onu siler.
Batı mantığında politikacı başarısız olduğunda istifa eder, tekrardan şansını denemek için kendini geri çeker daha iyi olması için hazırlanır başarır ya da başarısız olur. Süreç orada istifayla sonlanır, birey olarak normal yaşamına geri döner.
Coğrafyanın kader olduğu gibi tanımlamalarda kaderimizi ve yaşam kalitemizi belirleyen önemli kıstaslar olmuştur. Batı insan için doğu hükmetmek için bir mantık ve felsefe üzerine inşa edilmiş olabilir.
Batı aklı neden-sonuç üzerine işler,
Doğu ise duygusal zekâ akıl ve mantık yerine kalbi hisleriyle hareket eder.
Batı faydacı pragmatist yaklaşımla politika belirler, doğu duygusuyla hükmeder.
İki tanım ve iki figür yaşamımızda çokça önemlidir.
Birisi çağın ihtiyaçlarına göre yöneterek bizleri geleceğe taşır, diğeriyse hükmederek verdiğine şükür ettirir.
Batı politikacısının işi aynasıdır, politikası ve yaşamındaki faaliyetleri halka iletmek gerekirse icrasını anlatır ve iletir.
Doğu siyasetçisiyse sosyal medya marifetiyle kırmızı kravatı, lacivert takımıyla ‘’ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederim’’ diye paylaşımlarıyla gelenleri ve kendini gösterir.
Doğu siyasetçisi manevi hislere yüklediği anlamla misafirini karşılar yine aynı manevi duygularla ağırlama sanatıyla yolcu eder, akşama eve gittiğindeyse sosyal medya hesaplarında beğeni ve yorumları takip eder.
Batının politikacısı, işi varsa icrada gerekliyse vatandaşla irtibat halinde olur, saha diye tabir edilen çalışma alanında bilgi amaçlı paylaşım yapar, akşam eve gittiğin de günlük halk için yaptığı faaliyetlerin kontrollerini yapar yarına hazırlanır.
İki tanımın icra da ve bireyde bu kadar etkili olacağı hiç aklımıza gelir miydi?
Yaşamımızı derinden etkileyecek kimliklerin oluşacağı ve icra da etkili olacağı?
Şimdi Siyaset mi politika mı kavramını siz güncel yaşamınızda düşünün, doğu motifleriyle bezenmiş bir icra mı isteriz, batı değerleri ve mantığıyla inşa edilmiş bir yönetim anlayışımı, ikisi de önemli kavramalar. İkisi de bizler için var, fakat uygulanışını seçmek bizim elimizde.
Yazıyı bitirmeden bu iki tanım çok önemli iki alanda da kullanılmaktadır.
‘’Milli Güvenlik Siyaseti ve Devlet Politikası’’ kavramları çok çok önemlidir, şimdi devlet politikası ve milli güvenlik siyasetini iki ayrı figür mu uyguluyor.
(Batı-Doğu)
Bu işten çıkmak zordur, ben kuyuya taşı attım sizler kahveniz ve çayınız eşliğinde biraz baş ağrıyana kadar konu üzerine düşünüp yorumlar yapın.
Kalın sağlıcakla…
Kitap: Selçuklu sultanları Alparslan ve Melikşah döneminde 29 yıl vezirlik yapmış olan Nizamülmülk’ün, Sultan Melikşah’ın isteği üzerine 1086-1092 yılları arasında Farsça kaleme aldığı Siyasetname adlı eseri okumanızı tavsiye ediyorum.