Kıbrıs müzakere süreci, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı öncülüğünde çözüme yakın bir görüşme trafiğiyle devam etmektedir. 2016 yılı ortalarından itibaren tarih vererek ve bazı şehir ve ülkelere gidilerek anlam katılan müzakereler -süreçte önemli bir yol alınmış edasıyla- Kuzey Kıbrıs basınına servis edilmiştir. Bu basın bilgilendirilmeleri sadece PR çalışması niteliğinde teknik konu ve bilgi olmaksızın “çözüme çok yakınız”, “yarım asırlık süreç bitecek”, “liderler yemekli toplantıda buluştu”, “BM Genel Sekreteri liderlere cesaretlerinden dolayı teşekkür etti” gibi genel haberlerle liderlerin ruhu okşanmış Kıbrıs Türk halkı da teknik bir konuda bilgilendirilmeden, bir dolmuşa bindirilmiş “hade şimdi oldu” edasıyla yol aldırılmaya çalışılmaktadır.
***
Kıbrıs Türk halkı “Annan Planı” döneminde “Yes Be Annem!” diyerek bu süreci psikolojik bir çöküşle uzunca bir süre yaşamıştır. Bu PR çalışmasını yapan o zamanki kişilerin algı operasyonları sayesinde Güney Kıbrıs Avrupa Birliği’ne girmiş Kıbrıs Türk halkı mağdur edilmiştir. Bir oldu bittiyle Kıbrıs Türk halkı ve müzakereler sonuçlandırılmak istenmekte, KKTC tarihe itilmek ve toprak kaybı gibi önemli konuları kaybetmesi istenmektedir. Bu amaç doğrultusunda ikinci sınıf danışmanların üçüncü sınıf algı faaliyetleriyle Kıbrıs Türk halkı bir düşünceye taşınmak istenmektedir.
Bencil
Bu gibi faaliyetler kapsamında “para-kalemşörler” basında ve sosyal medyada kullanılmakta, istenildiği ve kendisine servis edildiği gibi ikinci sınıf danışmanların metinlerini ve söylemlerini dillendirmektedirler. Burada amaç Kıbrıs Türk halkından “sır” gibi saklanan müzakerelerdeki teslimiyetler, tavizler, sözde kazanımlar halktan gizli bir şekilde yapılmak istenmektedir. Niçin diye sorulduğunda “her şey güzel gidiyor konuşulursa yıpranır baltalanır” söylemleriyle konu saptırılmaktadır. Buna örnek Cenevre’de basına KKTC Cumhurbaşkanlığı sözcüsü “Haritalar teslim edildi, şimdi konuşmayalım önemli yol aldık.” bağlamında konuşmuştur. 24 saat sonra ise garantör ülke Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklaması sonrası aynı sözcü, Rumun haritası Kıbrıs Türk halkının menfaatine ters ve kabul edilemez demiştir.
***
Türk Dil Kurumu sözlüğünde bencil, “yalnız kedini düşünen, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutan” olarak tanımlanmaktadır. 5’li konferansı başarı olarak gören zümrenin, sürecin ve müzakere heyetinin çalışma metodundan rahatsız olan topluluğa karşı yaptığı bir açıklamada “bencil” sözcüğünü kullanmıştır. Bencil, kısaca kendini düşünen kişi olarak düşünüldüğünde halkın doğru bilgi ve geleceği için endişe taşıması ve tepki vermesi bencillikle tanımlanamaz. Kaldı ki bencil tek bir bireyin kendini düşünmesi olarak görüldüğünde nereye yakışacağı açıktır. Devletin dili de bu kadar kişileri ayrıştırmamalıdır.
Devlet aklıyla KKTC
Garantör ülke Türkiye’nin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrası “Kıbrıs meselesine çözüm bulunması için Cenevre’de yapılan görüşmeler kapsamlı şekilde ele alınmış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin korunması hususunda atılacak adımlar değerlendirilmiştir.” şeklindeki açıklamayla Kıbrıs Türk halkının geleceği için devlet aklıyla çalışanların olduğu hissi bizi rahatlatmıştır.