Merhaba Aydın, Covid-19uin bitmesini, azalmasını ve kontrollü bir serbestliğe geçeceğimiz bir ay olması temennisiyle yazımıza başlayalım. Gelen gideni aratır betimlemesini insan için kullanırlar. Belki aylar ve yıllar içinde kullansak doğrudur. 2020 yılına güzel başladık ve ilk birkaç ay içinde yaşamımız Covid-19 belasıyla kaos ve kısıtlamalarla bu günlere geldi.
Pandeminin sürdüğü günlerde dünyanın şeytanları da boş durmadı. Siyasi coğrafyamıza kan ve gözyaşı tohumlarını ekmeye devam ettiler. Transatlantik yapı ve yancıları/sözcüleri Türkiye düşmanlıklarına devam etmektedirler.
Devletimiz ve milletimiz bu siyasi oyunları ve şeytanlıkları iyi okumaları gerekmektedir. Bu okumalar ileride atacağımız adımlar için ışık niteliğindedir.
Transatlantik ve Türkiye
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ın dış politikadaki mevzileri Doğu Akdeniz, Dağlık Karabağ, Libya, Suriye konularıdır. Bu özel alanlarda teşekkül eden siyaset kurumları birinci muhataplardır. Bu bahse konu muhatap siyasi teşekküllerinde yancıları olarak tabir ettiğimiz transatlantik siyasi iradeler ve çıkar grupları vardır. Avrupa ve okyanus ötesi çıkar gruplarına ilave olarak da Ortadoğu’da teşekkül eden transatlantiğin lejyöner kabile devletleri vardır. Betimlediğim haliyle bu yapılar Türk dış politikasına karşı hamlelerini vesayetçi devletler üzerinden yapmaktadırlar.
Lejyöner tatbikatlar
Bu vesayetçi löjyöner yapılar Doğu Akdeniz siyasetinde etkin rol alabilmenin yolunu diyalogda değil askeri tatbikatlarda aramaktadırlar. Bu sebeple de Doğu Akdeniz’de Yunanistan, İtalya, Fransa ve ABD’nin varlığının olduğu gerçek mermi kullanarak yapılan askeri oyunları icra etmektedirler. Bu askeri oyunlara ilave olarak da pandeminin dünya ekonomisini etkilediği bu süreçte batık Yunan ekonomisi ve siyasi iradesi, Fransa’dan 18 Rafele savaş uçağı alımı için 2.3 milyar Euro’luk anlaşma imzalamıştır.
Macron’un lakırdıları
Transatlatik zihniyetin, strateji üreten ve yayan yapısı niteliğindeki Atlantic Council’a konuşan Fransa’nın lümpen çocuğu Emmanuel Macron Türkiye karşıtlığı içeren lakırdılarda bulundu. Macron konuşmasında “Türkiye 2 yıl önce NATO, ABD ve Fransa ile hiçbir koordinasyon kurmadan Suriye’nin kuzeyinde bir operasyon yaptı. Birden SDG’nin PKK’lı olduğunu, terörist olduğunu iddia ederek bu operasyonu yaptılar.” dedi. Macron konuşmasının devamında “Libya, Karabağ ve Doğu Akdeniz’de AB ve NATO’daki müttefiklerine dostane olmayan sistemik bir davranış sergiledi. NATO’nun beyin ölümü lafını bu yüzden kullandım. Düşman kim, kim terörist? Savaşın kuralları neler?” şeklinde lakırdılarla Türkiye karşıtlığı yapmıştır. Macron’un yaptığı açıklama bir nevi transatlantiğin düşüncesini dışa vurmasıdır.
Biden düşüncesiyle ilk temas
Biden ve Ankara arası ilişkilerin nasıl olacağı en çok merak edilen dış politika konularından birisidir. Türkiye ve Biden yönetimi arasındaki ilk temas geçtiğimiz günlerde İbrahim Kalın ve Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan arasında gerçekleşti. Reuters haber ajansının haberine göre Kalın ve Sullivan arasında Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Dağlık Karabağ konuları görüşülmüş. ‘Diyalog temassızlıktan iyidir’ mantığıyla hareket edilirse bu ilk görüşme gelecek görüşmelerin ve itilaflı konuların gelecekteki çerçevesi adına iyidir; fakat Pentagon Sözcüsü John Kirby “Rusya’dan S-400 alımının Türkiye’nin ABD ve NATO’ya bağlılığıyla uyuşmadığını, S-400 konusundaki duruşlarının ayın olduğu” açıklamasını yapmıştır.
Hangi Amerika?
Türkiye Irak’ın kuzeyinde Gara bölgesine askerî harekât düzenlemiş ve 13 silahsız vatandaşımız PKK tarafından infaz edilmiştir. Üç kahraman komandomuz da şehit olmuştur. Milletimiz 16 şehidimizin acısını derinden yaşamaktadır.
***
Milletimiz ve devletimizin şehit acısını yaşadığı zaman diliminde okyanus ötesinin büyük ülkesi Amerika siyaset kurumu, kahraman Mehmetçik’in Gara faaliyetine gölge düşürecek şer odaklarına propaganda malzemesi verecek boş lakırdılarda bulunmuştur. Bu söylemlere cevaben de Amerika Ankara Büyükelçisi David Michael Satterfieeld, Dışişleri Bakanlığı’na çağırılarak ABD’nin Gara açıklamasına tepki dile getirilmiştir. Dışişleri’nden yapılan açıklamada “ABD Büyükelçisine en kuvvetli şekilde tepki iletildi.” denilmiştir. Türkiye’nin bu tepkisi sonrası Amerika siyaset kurumu NATO ortaklığı üzerinden yaptığı söylemiyle Türkiye’nin şehitlerinin acısını paylaştığını ifade etmiş, PKK’yı terör örgütü olarak dile getirmiştir. ‘Zor oyunu bozar’ deyimi Ortadoğu ve ilişkili olduğumuz coğrafyada çok geçerli bir mantıktır.
***
Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz’dan önce ‘Aman o ne der, bu ne der’ kabilinden düşüncelerle dış politikasını belirlemiş olabilir, lakin 15 Temmuz sonrası Türkiye bölgede edilgen değil etken bir devlete dönüşmüştür. Türkiye; siyaset kurumu ve devletinden transatlantik aklı arındırmış, milli ve yerli bir güçle bölgesi ve milleti için faaliyet yapan bir devlet olmuştur.
***
Amerika’dan Gara açıklamasının 24 saatte değiştiğini gördüğümüzde aklımıza ‘Hangi Amerika?’ sorusu gelmektedir. NATO’daki büyük ortağımız, eğit-donat faaliyetlerini sınırlar ötesinde yaptığımız Amerika mı? Yoksa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tanımladığı haliyle ‘’İşte ABD’nin yaptığı bir açıklama var. Evlere şenlik. Hani siz PKK’nın yanında değildiniz? Bal gibi de yanlarındasınız. Hani siz YPG‘nin yanında değildiniz? Yanındasınız ve arkasındasınız. Bunlar binlerce tır mühimmat getirdiler, teröristlere teslim ettiler’’ deki terör örgütlerini eğitip donatan ve besleyen Amerika mı? Türk dış politika yapıcıları hangi Amerika olduğunu çok iyi bilmektedirler. PKK-YPG’yi desteklemekten tutun da 15 Temmuz’un mimarı elebaşı Fetullah’a sahip çıkan okyanus ötesidir. Ortadoğu ve dünya siyasetini karıştıran menfaati insanlığın önüne geçmiş bir okyanus ötesi vardır. Bir diğer Amerika’da belge ve bilgilerle aydınlatıldığında NATO ortaklığı aklına gelen ve şehitlerin acısını paylaştığını dile getiren Amerika vardır.
***
Yukarıda bahse konu siyasi krizleri bir hikâye gibi anlattık. Coğrafyamızda bu ve benzeri hikayeler, siyasi oyunlar dünde bitmemiş yarında bitmeyecektir. Vuku bulan bu olaylar ailemizi, sosyal ve ticari yaşamımıza uzak gibi görünse de yakinen ilgilendiren konulardır. Siyaset kurumumuzu ve gündemi yaşamımızın merkezine almadan ana konuları hakkın da fikir sahibi olmakta fayda vardır. Kalın sağlıcakla…
Kitap: Kırıkkale Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Kürşat Korkmaz’ın ‘’Zoraki Birliktelik: Soğuk Savaş Sonrası Türk-Amerikan İlişkilerinin Niteliğine Yönelik Bir İçerik Analizi” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.