Merhaba Aydın;
İnsanlık tarihi incelendiğinde huzur ve barışla geçen yıllar savaş ve kaosla geçen yıllara göre çok az olsa gerek. İlk insanla beraber avcı-toplayıcı yaşam biçimindeki savaş, insanlığın doğayla verdiği mücadele süreci diyebiliriz. Yaşamak için topladığı ve öldürdüğü süreçtir. Kıt kaynağını kendi ailesine saklamak için verdiği mücadele belki de bireyden aileye ve topluma geçişi tetiklemiştir. Tarım ekonomisi ve tarımın katma değeri Avrupa şehir devletleri arasında savaşların ve yağmaların olmasının başlıca sebebidir. İnsanın özünde mücadele etmek ve yaşamak için savaşmak gibi hissiyatları vardır. İnsanlığın Endüstri 4.0’ı yaşadığı günümüzde bile ilk günkü savaş dürtüleri insanlık için günceldir. İnsanlık savaş metodlarını, teknoloji ilerledikçe geliştirmektedir. İnsanlık bu gelişimi barış ve huzurun tesisi için kullanmamaktadır. Sadece dönemsel olarak savaşlara ve barışlara ara vermek, yeni savaşları planlamak adına diplomasi metoduyla ateşkes sürecine gitmiştir.
***
İnsanlık, evrende su için savaşmıştır. Tarım ve tokluk hissi için savaşmıştır. Enerji başlığı altında başta petrol ve yeraltı zenginlikleri için savaşmıştır. İmparatorlukların devamı siyasi ikballerin bekası için savaşmıştır. Tokluk sonrası savaşları çıkarabilmek ve meşrulaştırmak için insanlık din olgusuyla süreci meşrulaştırarak savaşları resmî kılmıştır.
***
Günümüz insanlığı pandemi sürecinde korona virüsüne karşı topyekûn bir savaşın içindedir. Bu savaşın amacı az da olsa karın doyurmak, güneşli günlerde bedelsiz bir şekilde özgür olmak ve insanlığın sağlığıdır. Korona virüs ile verdiği savaşta insanlık için düşman, gözle görülmeyen elle tutulamayan ölümcül bir virüstür. Din, dil, renk ve ırk ayrımı gözetmeksizin ortak düşman insanlığın yaşamını çalmaktadır. Farklı din ve dildeki milletler ortak düşman için cami, kilise, sinagog ve benzeri ibadet yerlerinde dualar etmişlerdir.
***
Demokrasi ve insan hakları denildiğinde dünyanın jandarmalığına soyunan okyanus ötesinin büyük kıtası ve devleti Amerika’da ırk ve renk temelli sokak savaşları kendini göstermiştir. Sonbaharda yapılması planlanan ABD başkanlık seçimlerine argüman oluşturabilecek türden siyahi Amerikalıların kamu ve ticari yaşamı sekteye uğratarak hak aradığı bir savaş süreci mevcuttur. Sokaktaki gösterileri karşı kamunun güvenliği halkın huzur ve refahı için Başkan Trump ve hükümeti kolluk güçleri marifetiyle müdahale ederek savaşın bir tarafını oluşturmaktadır. Kim haklı kim haksızı binlerce kilometre öteden belirleme çabası beyhudedir. Fakat gözle görülür bir huzursuzluk ve gerginlik olduğu aşikârdır.
İnsanlık tarihinden her yüzyılda bir defa ya da hiç olmayan dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci sonrası sizlerin gelecekteki savaşı ne olacaktır? Sağlıklı kalmak için gözle görülüp elle tutulmayan virüslere karşı bir savaş mı yoksa bireysel hırslar ve egonun bizi tetiklediği avuntular için kişisel savaşımızı mı vereceğiz? Veyahut bir virüsle zengin ile fakirin eşitlendiği, güçlüyle zayıfın aynı tasaya sahip olduğu düzende sadece huzur ve sağlık içinde yaşamak için mi mücadele vereceğiz? Bu sorular uzar gider. İnsanlığın var olduğu günden itibaren savaştığı ve gelinen nokta göz önüne alınarak savaş mı, huzur ve sağlık mı? sorusuna cevap bulabiliriz.
Kalın sağlıcakla…
Kitap: Tarihçi, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı hocanın engin bilgi ve birikiminin üslubuyla kaleme aldığı ‘’Bir Ömür Nasıl Yaşanır’’ adlı eserini okumanızı tavsiye ediyorum.