Güney Kıbrıs’ın 8. lideri Nikos Christodoulides’in siyasi yaşamındaki Kıbrıs sorununa bakışı, müzakere süreçlerindeki söylem ve eylemleri ‘görünen köy kılavuz istemez’ misali ortadadır. Kıbrıs Türklüğünü azınlık gören Başkan Nikos’un kendini liderliğe taşıyan fikir ve eylemleriyle hareket edeceği aşikardır. Kuzey Kıbrıs’taki sevenleri ‘artık devlet adamı oldu’ müzakere ve sorunlar yeni dönemde çözülür dese de sorun aynı sorun, adam aynı adam olduğu için ‘çözümsüzlük’ Güney Kıbrıs için çözüm olduğu sürece böyle devam eder.
***
Kamuoyunda Rum lider için Türkiye ve Türk tarafına yönelik olumlu mesajlar gönderiyor; suçlayıcı değil, uzlaşıcı dil kullanıyor; Hristodulidis, AB’deki muhataplarına Türkiye konusunda da eski Rum Cumhurbaşkanları gibi “Türkiye’ye baskı yapın” politikası izlemiyor. “Baskı yapın” demiyor, “Türkiye’yi ikna edin” şeklinde haberler servis edilse de Ziya Paşa’nın ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ lafını aklımızdan çıkarmayalım.
***
Güney Kıbrıs siyaset kurumu siyasi coğrafyalarının korunması için Kathimerini gazetesi haberine göre yeni bir güvenlik teşkilatı kuruyor. Gazetenin “Ulusal Savunma Stratejisi Yeni Bir Zeminde” başlıklı haberinde, bu yeni teşkilatın danışman niteliğinde olacağını ve muhtemelen başka bir güvenlik birimiyle birleştirileceği haberini yaptı. Kurulması planlanan yapı, Ulusal Savunma Konseyi olarak Rum İstihbarat Teşkilatı (KİP)’in başkanının koordinesinde, Güney Kıbrıs’ta görev yapmış, emekli kişilerden olacağı ifade edilmektedir.
***
Başkan Nikos seçim öncesi dile getirdiği milli güvenlik politikalarıyla ilgili kurumu hızla inşa edeceği görülmektedir. Güney Kıbrıs’ta kurulacak olan kurum bir nevi ‘asimetrik psikolojik savaş, gayri nizami harp ve istikrar hareketi’ gibi konularda faaliyet göstereceği konuşulmaktadır. Burada akıllara gelen soru ‘Güney Kıbrıs siyasi tarihinde hangi düşman tarafından tehdit edilmiştir ki bu yapı Güney Kıbrıs’ta kurulacaktır?’ Çözüm ve müzakere bakışına uzak bir kurum olacağı ortadadır.
***
Kuzey Kıbrıs siyaset kurumu ve güvenlik bürokrasisi de milli güvenlik siyaseti hazırlayacak, siber saldırı ve casusluklara engel olacak, öğrenci ve sivil itaatsizlik gibi yaklaşımları önceden görüp önlem alacak güvenlik konseptti üzerinde çalışması Güney Kıbrıs’a vereceği en güzel cevap olsa gerek. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın önemi her geçen gün artmaktadır. Suriye, Lübnan ve son olarak da İsrail’deki siyasi sorunlar ve sokak hareketliği gözönüne alındığında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de tanınma kadar önceliği milli güvenliği olmalıdır. Akdeniz’in güvenli limanı olan siyasi yapı, Doğu Akdeniz’de varlık göstermek isteyen tüm aktörlerin iletişim kurmak istediği aktör olur. Ticari ve siyasi tanınmanın yolu güvenli emin devlet olmaktan geçer.