Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel bir varlıktır. Kıbrıs adası, yeşil hat marifetiyle iki devlete bölünen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nden oluşmaktadır. Her iki devletin de idari başkentleri yeşil hattın ikiye böldüğü Lefkoşa (Nicosia)’dır. Her iki devletin de birbirlerinden bağımsız idari sistemleri, meclisleri, bağımsız mahkemeleri mevcuttur. Annan Planı sonrası “Hayır” dediği için ödüllendirilen GKRY Avrupa Birliği (AB) üyesi olmuştur. Halk oylamasında “Evet” diyen KKTC de görmezden gelinerek kaderine terk edilmiştir. Kuzey Kıbrıs kamuoyu ve siyaset kurumu, Annan Planı sonrası uğradığı haksızlıkla bir nevi “tanınma” adına heyecanını yitirmiş, umutlarını tüketmiştir. Bu tükenmişlik Kuzey Kıbrıs’ın siyasi, ticari ve beşeri yaşamını da olumsuz yönde etkilemiştir. Toplum ve kamu idaresi bir nevi tükenmişlik sendromuyla kamu disiplinini kaybetmiş, hâlihazırda revizyona ihtiyacı olan bir devlet ve kamu düzeni haline gelmiştir. Kuzey Kıbrıs’ta resmi olarak devlet disipliniyle çalışan Türkiye Büyükelçiliği ve Türkiye’ye bağlı sosyal, kültürel ve ekonomik işler yapan kurum ve temsilcilikler vardır.
***
Bu temsilciliklerden en önemlisi Türkiye Büyükelçiliği’dir. KKTC siyaset kurumu ve kamu düzenine disiplinli çalışmasıyla örnek olacak olan devlet iradesi de Büyükelçiliktir. Kıbrıs Türkü’nün dış dünyaya açılan kapısı ya da garantör ülkesi Türkiye’ye erişeceği olmazsa olmaz yapı Büyükelçilik ve Türkiye Büyükelçisidir.
***
KKTC siyaset kurumuna göz atıldığında parti ya da siyasi figürlerin genel yapısı ve idari şekilleri itibariyle kendilerine çeki düzen vermeleri ve revizyona gitmeleri gerektiği gözler önündedir. Seçilmiş veya atanmış figürler siyaset kurumunu yönetmekte, bu yönetim şekli de kamuyla direkt ya da dolaylı ilişki içinde olan Kıbrıs Türk halkını doğrudan etkilemektedir.
***
Kıbrıs sorunu adına “İki devletli çözümün” dillendirildiği süreçte, Kuzey Kıbrıs için insan kaynakları çok önemlidir. Olası tanınma sonrası hariciye teşkilatı, içişleri teşkilatı, yerel yönetimler insan yaşamı için birinci önceliktedir. Annan Planı sonrası tükenmişlikle yılgın olan idari ve siyasi yapılar olası tanınmaya hazır olmalıdırlar. Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi yerleşkesi, devleti şekli yönden geleceğe hazırlayacağı aşikârdır. Fakat binalara ruh verecek olan atanmış ve seçilmişler de inşaat sürecinde kendi siyasi ve kamu kadrolarını geleceğe hazırlamalıdır.
***
Hal böyle olunca, göreve yeni başlayan Sayın Büyükelçi Metin Feyzioğlu beyi de devleti ve milleti için çok önemli görevler beklemektedir. Akademisyen ve hukukçu kimliğinin olması, atası Turhan Feyzioğlu gibi kurucu iradeye hizmet etmiş bir hukukçu olması, Büyükelçi Feyzioğlu’na tarihi bir rol yüklemektedir. Yukarıdaki devlet tanımına uygun bir ortam ve düzeni Kuzey Kıbrıs’ta görmek dileğiyle, Büyükelçi Feyzioğlu’na başarılar dilerim.