İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

352- Fay hattı, 13.10.2022

Depremle ilgili tüm haberlerde geçen en önemli ifade ‘fay hattı’ tanımlamasıdır. Coğrafyamız, yorumcuların tabiriyle deprem bölgesidir. AFAD’ın tanımlamasıyla “Yer kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu oluşan gerilme ve sıkışmalar, yer kabuğunun bazı bölümlerinde yüzyıllar boyunca enerji biriktirir. Bu enerjiler zaman zaman ortaya çıkar. Yer kabuğundaki bu hareketli kesimlere ‘Fay’ adı verilir.”dir. Doğal afet olarak depremlerin önemli olduğu coğrafyamızda siyasi ve askeri fay hatları da vardır. Bunlar en az doğal afetler kadar önemlidir.

***

Bunları ifade edecek olursam, Yunanistan ve Türkiye arası Ege Denizi ve Adalar meselesi, Batı Trakya’daki Türk azınlığı üzerinden Türkiye ve Türk düşmanlığı; Kıbrıs meselesi ve Doğu Akdeniz enerji politikası; Rusya – Ukrayna savaşı; Suriye iç savaşı; Tahıl koridoru; Avrupa’ya enerji naklinde önemli olan doğal gaz boru hattıdır. Bunlara ek olarak da Yunanistan’ın anlamsız Ege adalarını silahlandırması, Amerika ve Fransa’yla askeri işbirliği, Amerika’nın Güney Kıbrıs silah ambargosunu kaldırması ve akabinde Güney Kıbrıs’ı devlet ortaklık programına dahil etmesiyle Güney Kıbrıs’ı ‘Amerikan-laştırma’ hamlesi siyasi ve askeri olarak tanımlayacağımız önemli fay hatlarıdır.

***

Doğal fay hatları gibi siyasi ve askeri fay hatları da uzunca bir süredir enerji biriktirmekte, kar topu gibi zaman geçtikçe büyümekte ve Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eder bir hal almaktadır. Bu süreçte Türkiye bahse konu fay hatları için yumuşak gücü olan diyalog ve işbirliğiyle, Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarmak için gayret etmektedir. Rusya’nın birkaç gün önce tekrar İran’ın SİHA’ları marifetiyle Ukrayna topraklarına saldırması, fay hattının çatlaklarını İran topraklarına kadar götürecek bir hamledir. Coğrafyamız her geçen gün kuru toprağın çatlaması gibi siyaset ve diyalog eksiklikleriyle çatlamaktadır.

***

Cumhuriyet Türkiye’sinin günümüzdeki birinci önceliği milli güvenlik siyaseti ve topraklarının huzur ve refahı olmadır. Bu bağlamda başta Kıbrıs sorunu üzerinden muhataplarıyla yürüteceği siyasi ve diplomatik mücadelesi, devlet aklı ve millet menfaati çizgisinde yürütülmelidir. Rusya’nın Güney Kıbrıs’a göndereceği büyükelçinin Müslüman olması, Rusya’dan direk Ercan Havaalanına uçuşlar ya da Kuzey Kıbrıs’a Rusya dışişlerinin resmi ya da gayri resmi açacağı ‘eğitim – turizm’ temsilciliği, siyasi ve askeri fay hatlarının kıldan ince kılıçtan keskin çizikten çatlağa taşıyacak hamlelerdir. Kriz ve kaos fırsattır. Bu ortam Kuzey Kıbrıs’ın tanınması ve Doğu Akdeniz’deki varlığını tescillemesi için büyük önemdir. Lakin ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ atasözünü unutmadan süreç akıl ve diplomasiyle yürütülmelidir. Coğrafyamız siyasi ve askeri depremlerin yaşanacağı hassas bir süreçtedir. Türkiye bölgedeki yediemin devlet rolünü koruyarak süreci yürütmelidir.