Komşumuz Yunanistan’ın siyasi iradesi, Atina DC’nin işgalcisi Miçotakis, Reuters haber ajansına verdiği röportajda fıtratını yansıtan sözlerle bilinçaltındakileri aktarmıştır. Mülakatında Miçotakis Türkiye – Yunanistan ilişkileri üzerine, “Yunanistan, karşılaştığı saldırgan tutuma, revizyonist söylemlere ve egemenlik haklarını ihlal eden eylemlere müsamaha göstermeyecektir. Bence tavrını değiştirmek Türkiye’nin elinde. Saldırgan tutum izleyen taraf hiçbir zaman biz olmadık. Ancak ihtiyaç duyulduğunda kendimizi savunma yeteneğine sahip olduğumuzdan çok eminiz.” diyerek Türkiye’yi sözüm ona olayları kışkırtan uzlaşıdan uzak olan durumuna düşürmek istemiştir. Miçotakis ‘çamur at izi kalsın’ yöntemiyle haksız olduğu pozisyondan üste çıkmanın derdindedir. Olası Türk – Yunan çatışmasına atıfla da “NATO içindeki müttefiklerimiz de bu konuda haklı olduğumuzu ve olaylara başka bir şekilde bakmanın mümkün olmadığını söylediğinde Türkiye şaşırmamalı.” söylemiyle de NATO’nun olası askeri sorunda Yunanistan’ın yanında olacağını ima etmiştir. Miçotakis okyanus ötesinden aldığı feyizle Yunanistan siyasi iradesini Atina DC aklıyla yönetmeye çalışmaktadır. Ermenistan ve Azerbaycan arası yaşanan Karabağ Savaşı öncesi batının Paşinyan’a verdiği desteğin sadece söylemde kaldığını hafızasından Miçotakis çıkarmamalıdır. Reelpolitik’te Türkiye NATO’nun en önemli kolu ve Avrupa’nın enerji ve insani güvenliğinde en önemli ülkedir.
***
Miçotakis “Arsız hırsız, ev sahibini bastırır.” deyimine uygun şekilde Türk ve Türkiye düşmanlığını her alanda dile getirmektedir. Batı Trakya’daki Türk varlığı, Ege Denizi ve Adalar meselesi tarih ve uluslararası hukuk açısından Türkiye ve Türk varlığını kabul etmişken, arsız hırsız Miço hukuk tanımaz haliyle gasp içinde hareket etmektedir.
Batı Trakya
Batı Trakya Türklerinin idari, hukuk, ve eğitim olarak başlıca üç temel sorunu vardır. Atina DC, iç hukuk düzenlemelerini uluslararası antlaşmalardan üstün tutarak Batı Trakya Türklerinin azınlık olarak özerklik haklarını gasp etmektedir. Siyasi katılım ve temsil sorunu da Batı Trakya Türklüğü için önemli problemlerden biridir. Batı Trakya Türklerinin bağımsız milletvekili seçilmelerinin yolunu kapatmak için %3 barajı vardır. Müslüman Türklerin yaşadığı iller, kaza ve köyler nüfus yoğunluğu Yunanlılar lehinde olacak şekilde, Ortodoks Hıristiyanların yaşadığı illerle, kazalarla ve köylerle birleştirilerek, Türklerin Vali, Belediye Başkanı, Nahiye Müdürü olmaları ve seçilmeleri engellenmiştir. Batı Trakya Türklerinin sivil toplum kuruluşları marifetiyle sosyal örgütlenme problemleri vardır. “Türk”, “Batı” ve “Azınlık” terimleri bulunan derneklerin kurulmasına Yunan Mahkemeleri tarafından izin verilmemektedir. Ancak “Pomak” ve “Çingene” adıyla dernek veya kültür evlerinin açılmasına İskeçe ve Gümülcine’de izin verilmekte, Yunan devletince maddi ve manevi olarak desteklenmekte ve hatta teşvik edilmektedir. Bir diğer önemli konu Müftülükler sorunudur. Yunanistan Türklerinin dini özerkliği de gasp edilmiştir. 1985 yılından bu yana Yunan Hükümeti, Lozan’ın ilgili maddelerini ihlal ederek müftüleri doğrudan kendisi atamaktadır.
***
Arsız hırsız Miço Ege Denizi ve Adalar meselesinden arsızca hak talebini bırakıp Yunanistan’ın asli unsuru olan Batı Trakya Türklerinin varlığını kabul edip haklarını teslim etmelidir. Ege Denizi, Adalar meselesi, Batı Trakya ve Doğu Akdeniz’deki gerilimli hamleleri hiçbir soruna çözüm değildir. Miçotakis, demokrasi ve hukuka inanarak Türkiye’yle masaya oturmalıdır.