“Coğrafya kaderdir.” Bu kısa ve net cümlenin sahibi 14. yüzyılda yaşamış, devlet adamı ve tarihçisi İbn Haldun’a ait. Tunus ve Fas’ta uzun süre devlet görevinde bulunmuş. Mısır’da 6 defa Maliki kadılığı yapmış. Günümüzü aratmayacak entrikalarla dolu Kuzey Afrika’da siyasetle iştigal olması sebebiyle 2 yıl hapiste yatmış. Siyasal yaşamda günümüze kadar gelen ‘Mukaddime’ adlı eserin yazarıdır. Tarih süreci ve günümüz incelediğimiz de siyaset kurumu ve devlet yönetimleri tarihte olduğu gibi kaderimiz olan coğrafyada kaos ve karmaşanın hakim olduğu teşekküllerdir. 14. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar pek bir değişiklik olmamıştır. Siyasi coğrafyamız Türkiye sınırlarının güneyi, kuzeyi, batısı ve doğusu dört bir tarafı sorun ve karmaşanın hakim olduğu alanlardır. Yakın tarihimize bakacak olursak Suriye iç savaşı, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve enerji denklemindeki restleşmeler, Ege Denizi ve adalar meselesi, Batı Trakya ve Balkanlar, Ermenistan ve Azerbaycan son olarak da Rusya-Ukrayna krizi gündemimizde özne mahiyetindedir.
***
Türkiye, yukarıda özet olarak saydığım tüm problemlerde yüklem mahiyetinde sorunu çözen ve düzeni tesiste rol alan akil devlettir. Restleşmelerin ortasında kendi milli çıkarlarını savunan ve komşularının huzurunu korumak için elinden geleni yapmaktadır. Türkiye, Ege ve Karadeniz’de sorun çözen diyalog ve uzlaşı zeminini tesis etmeye çalışırken NATO’daki en büyük ortağı ABD ne yapmaktadır? ‘Ege’de Yunanistan’ı silahlandırmakta, Ukrayna’da siyaset kurumunu gazlamakta, Suriye’de Türkiye için bölücü terör olan YPG-PYD gibi yapılara abilik yapmaktadır.’ “NATO’nun en büyük kanadını oluşturan Türkiye, taşören ve paramiliter devletler üzerinden ABD tehdidini mi yaşamaktadır?” sorusu, siyaset kurumu tarafından cevaplanıp gelecek adımlar ona göre atılmalıdır.
***
NATO ve ABD, kaderimiz olan coğrafyanın batı kanadında varlığını her geçen gün arttırmaktadır. Peki Türk siyaset kurumu ne yapmaktadır? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ziyaretinde Rusya ile diyalog kurulması mesajları vermiştir. Sorunun masada çözülmesinin coğrafyaya katkısı olacağını ifade etmiştir. Amerika ise Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki büyükelçiliğini kapatarak tüm personelini Polonya sınırına yakın bir şehre taşıdığını duyurmuştur. ABD’nin bu hamlesi sonucunda kamuoyunda ‘Rusya her an Ukrayna’yı işgal edebilir’ söylemi yer edinmiştir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov açıklamasında müzakere olanaklarının ’tükenmekten çok uzak’ olduğunu söyleyerek müzakerelerin devam etmesini önermiştir.
***
Karadeniz’i ve Ukrayna’ya komşu ülkeler ve Avrupa’yı yakinen etkileyecek olası Rusya – Ukrayna savaşı başta göç sorunu ve Rusya’nın işgali sonrası askeri unsurlarının NATO ve Avrupa sınırına konuşlanması çok büyük olaylara sebep olacak bir yaklaşım olacaktır. Suriye’de vuku bulan iç savaş ve terör gruplarının üstünlük savaşı bir alanda kalmış olsa da Suriye halkının mülteci olma yolculuğu Avrupa ve dünya siyasetini derinden etkilemiştir. Olası Rusya – Ukrayna savaşının da Suriye iç savaşından kat be kat fazla etkisi olacağı göz önünde tutulmalı ve NATO – ABD Türkiye’nin diyalog ve sorunu masada çözme gayretine destek olmalıdır.