Eski Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos, “Yunanistan, karasularını 12 mile çıkaracaktır ve bunu ne zaman uygun görürse o zaman yapacaktır.” şeklinde mesnetsiz bir açıklama yapmıştır.
***
Lozan Barış Antlaşması’nda Yunanistan ve Türkiye karasularının genişliğine dair açık bir ifade bulunmamaktadır. Fakat konunun siyaset kurumlarının gündemine geldiği andan itibaren süreç boyunca iki devlet Antlaşmanın 6. ve 12. maddelerinden yola çıkarak karşılıklı olarak karasularının genişliğinin 3 mil olmasına mutabık kılmışlardır. Alınan karar sonrası Yunan siyaset kurumu Greek olmanın verdiği kurnazlıkla karasularını her geçen gün genişletmeye başlamıştır. Gelinen son durumda eski Cumhurbaşkanının da yukarıda ifade ettiği haliyle Atina-DC fırsatını bulduğu an karasularını 12 mile kadar genişletmek istemektedir. Hayali kurulan 12 milin gerçekleşmesi halinde Yunanistan Ege Denizinin yaklaşık yüzde 72’sini egemenliği altına almayı planlamaktadır.
Casus Belli
Türkçeye ‘savaş nedeni’ olarak çevrilebilecek olan Latince uluslararası ilişkiler terimi ‘casus belli’dir. Yunanistan’ın Ege karasuları için 31 Mayıs 1995’te aldığı karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararının uygulanmasına karşı olarak Türkiye, “Casus Belli” kararı olarak bilinen 1995 tarihli TBMM bildirisinde “Yunanistan’ın Lozan’la kurulmuş dengeyi bozacak biçimde Ege’deki karasularını 6 milin ötesine çıkarma kararının savaş sebebi sayılacağı” belirtilmiştir. Geçmişte Yunanistan’ın 12 mil kararına rest çeken millet iradesi bugün de TBMM’de ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde mevcuttur. Komşumuz Yunanistan ve yancıları ‘bulanık suda balık avlamayı seven’ siyaset tarzlarıyla Ukrayna ve Rusya’nın siyasi ve askeri sorununu bahane ederek, Ege ve adalar kazanımlarını resmileştirme niyetindedirler. Ege’deki herhangi bir uyuşmazlık Batı Trakya’daki Türk varlığına, Kıbrıs müzakere sürecine, Türkiye’nin Avrupa Birliği yolculuğuna, siyasi ve ekonomik sıkıntılara sebep olacaktır.
***
Günümüz siyaset kurumunun kutupları ve tarafları göz önüne alındığında dünya siyasetinin jandarma niteliğinde bir amiri ve hamisi yoktur. Bugün komşumuz Atina-DC’nin yanında olan üst akıl transatlantik, yarın kolayca kullandığı komşumuzu yarı yolda bırakabilir. Endüstri 4.0 ve Web3’ün yaşama geçtiği ve konuşulduğu günümüzde ittifaklar ve birliktelikler saman alevi halindedir. Orta Doğu ve Doğu Akdeniz olarak tabir edilen siyasi coğrafyada ülkeler ve milletler çok kırılgan ve edilgen haldedirler. Bu vesileyle Komşu Atina-DC Batı Trakya’da vatandaşı olan Türk halkına gözü gibi bakmalıdır. Lozan ve Montrö gibi antlaşmalara ve tarihsel sorumluluklarını huzur ve barışı koruyacak şekilde bağlı ve sadık kalmalıdır. Gündemimizdeki coğrafya ‘bir delinin kuyuya attığı taşı on akıllının çıkaramadığı’ kaderimiz olan coğrafyadır. Covid-19’u yaşayan dünya ve siyaset kurumunun aktörleri, konuşarak çözebilecekleri konuları zora sokmadan mevcudu koruyarak çözmelidirler. İnsanlık ‘öfkeyle kalkanın zararla oturduğu’ millet ve devletlerin çöküşüne sıkça şahit olmuştur. Bu bahisle Yunanistan başta Ege ve Kıbrıs sorunu gibi siyasi hadiseleri asırlık komşu ve dostu Türk siyaset kurumuyla diyalogla çözmelidir.