Komşumuz Atina-DC’nin askeri ve siyasi gelecek senaryoları, transatlantik şemsiyesi ve yancılarıyla devam etmektedir. Siyasi coğrafyamızın gündemleri arasındaki Batı Trakya ve Ege’de okyanus ötesinin askeri varlığı zaman içerisinde Yunanistan’ın zemin hazırlamasıyla mili güvenliğimizi tehdit edecek kadar artmıştır. Geçtiğimiz ay Yunan meclisinde askeri bütçe görüşmeleri esnasında söz alan eski başbakan Aleksis Çipras da mevcut hükümete “Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Savunma harcamaları mantıksız.” şeklindeki çıkışıyla transatlantik şemsiyesi altındaki askeri hareketliliği eleştirmiştir.
***
Akıl Yunanistan’ın yaptığının yanlış olduğunu ifade eder. Lakin Yunanistan tarihsel hırsları ve ideolojik bir düşünceyle mantıkla hareket etmek yerine duygusuyla hata yapmaya devam etmektedir. Atina-DC’nin mevcut silahlanma politikasına ve attığı adımlara bir eleştiri de Yunanistan eski Dışişleri Bakan Yardımcısı uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Giannis Valinakis’ten gelmiştir. Prof. Giannis, 2 Ocak tarihinde Kathimerini gazetesinde yayımladığı köşe yazısında “Yunan hükümetinin Evros (Meriç) krizinin yönetimi, ABD ile çok yönlü iş birliği, Mısır ile kısmi Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri ile savunma anlaşmaları, Rafale, Belharra vb son teknoloji olağanüstü askeri mühimmat siparişleri” gibi adımlarının çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Fakat yazının devamında Prof. Giannis “Bu adımların Türkiye’ye karşı yeterli olup olmayacağını sorgulanmalıdır. Yunanistan’ın güçlü ittifaklar sistemi oluşturarak ve son teknoloji askeri silahlar elde ederek Türkiye’yi olası bir saldırıdan caydırabilecek mi?” şeklindeki soruların cevabının bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Yunan hükümetinin, Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkar ve menfaatini bir gün zoru gördüğünde terk eder düşüncesinin de yanlış olduğunu Prof. Giannis köşe yazısında aktarmıştır. Giannis’in bir eleştirisi de Avrupa Birliği içindir, AB söylemsel bazda Yunanistan lehine olsa da Ankara’ya karşı sonuç verecek bir adım atmaktan kaçındığını da ifade etmektedir. Ginannis’in sonuç olarak ifade ettiği haliyle “Yunanistan’ın Türkiye ile ilişkilerinde masada ya da krizler esnasında kaybeden taraf olmasının nedeni olarak Yunan dış politikasında karar vericilerin uluslararası ve bölgesel politikaların çok hızlı ve tehlikeli bir şekilde değiştiğini açıklanamaz bir şekilde ısrarla kabul etmemesinden kaynaklandığını” ifade etmektedir.
***
Geçtiğimiz haftaki yazımda aktardığım haliyle Yunanistan dost-düşman kavramını çağın gerekliliklerini göze alarak revize etmelidir. Stratejik eylem planındaki maddelere “müttefikler dosttur, Türkiye daha dosttur.” maddesini bir an önce ekleyerek Ege, Batı Trakya, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında Türkiye’yle çözüm istiyorsa masaya gelmelidir. Elin ekmeği ile yol alan Atina-DC’nin tüm stratejik planları sükut-u hayaldir. Asker sayısı, askeri envanter sayısı, nüfusu, yüzölçümü, ekonomik yapıları bile karşılaştırılsa Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı üstünlük kurması hayalden öteye geçemez.