İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

308-Yeni cephe Balkanlar mı? 09.12.2021

Günümüz siyaset kurumu, beden bulduğu coğrafya ve etki alanında varlığını devam ettirebilmek adına, günümüzün imkan ve olanaklarıyla çeşitli argümanları, bekası için siyasetine enstrüman yapmaktadır. Varlık gösterdiği coğrafyanın jeopolitik konumunu, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, komşu ülkeleriyle olan münasebetlerini siyaset kurumunun ihtiyaçlarına göre kullanmaktadır. ‘Endüstri 4.0’ın ve WEB 3.0 + Metaverse’ gibi kavramların hayatımızı doğrudan etkileyeceği bir çağdayız. Bu sebeple de devletlerin bekaları için yaptığı hamleler de günümüz imkan ve şartlarına göre şekil değiştirmiştir. Anadolu coğrafyasının kadim devlet’ Cumhuriyet Türkiye’si de ‘mavi vatan’ olarak betimlenen Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve menfaati için faaliyetlerini hukuktan aldığı yetkiyle devam ettirmektedir. Kafkaslardaki varlığı, Afrika’daki insanlık adına yaptığı çalışmalar, Balkanlar’daki tarihi sorumluluklarının verdiği yetkiyle varlık göstermesi, dost-düşman kavramımızı şekillendiren başlıca göstergelerdir.

***

Bu çeşitlilikte Türk dış politikasının çok yönlü, çok taraflı kazan-kazan üzerine inşa edilmesiyle desteklenmektedir. Gerek Suriye politikamız olsun, gerekse Kıbrıs Sorunu üzerine inşa ettiğimiz devlet politikası olsun bunların hepsi hak ve menfaatimiz için gerekli adımlardır. Bu adımlar sonrasında ülkemiz ‘soğuk savaş’ metotlarını andıran ekonomik ve psikolojik saldırılara maruz kalmaktadır. Covid-19 etkisinin siyasi ve ekonomik olduğunu düşündüğümüzde ülkemiz, içinden geçtiğimiz çağdaki süreci en iyi değerlendiren devletlerden birisidir. Siyaset kurumunun tek başına ülkemizi yönetmesi, karar alıcı Cumhurbaşkanlığı iradesi, istikrarla süreçten en az zararla çıkmamız için hayati önemdedir.

Kosova – Sırbistan

Cumhuriyet Türkiye’sinin batıdaki ileri karakolu Balkanlardır. Tarihi bağlarımızın referansıyla da Balkanlar coğrafyasının etkin ve güçlü kardeş ülkesi Türkiye’dir. Bu sebeple de Kosova ve Bosna başta olmakta üzere siyasi ve tarihi ilişkilerimizin iyi olduğu devletler, ülkemizin bir bölgesi gibi takip ettiğimiz ve önem verdiğimiz yapılardır. Bu hassasiyetle de Kosova ve Sırbistan arası vuku bulan geçiş anlaşmazlığının çıkardığı siyasi krizi iyi okumalıyız. Kosova’nın ‘egemenliğini zayıflattığı’ haklı gerekçesiyle anlaşmayı reddetmesinin ardından Mitrovicali Sırpları ayaklanıp yolları kapatmıştır. Kosova emniyet güçlerinin erken müdahalesiyle olaylar bastırılmış, sınır kapıları kontrol altına alınmıştır. Olayın diğer tarafı Sırbistan’da ordusunu bölgeye sevk ederek askeri varlığını bölgede artırmıştır. Bu sırada da Rus büyükelçisi Sırp üslerini ziyaret ederek destek sözü vermiştir. Rusya’nın Sırplara destek açıklaması sonrası da NATO helikopterleri bölgede devriye atarak sürece müdahil olmuşlardır. Kosova ve Sırbistan arasındaki özünde sınır geçişi konusu ezeli düşman Rusya ve transatlantiğin karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur. Yukarıda da ifade ettiğim gibi devletler ellerindeki tüm argümanlarla en küçük bir olayı bile kullanarak varlıklarını devam ettirmek için çalışmaktadırlar. Konunun bir diğer resmî tarafı da Avrupa Birliği (AB)’dir. AB, Balkanlar’daki Rus varlığından rahatsızdır. Bu sebeple de Arnavut kimliğini Avrupa kimliği içerisinde eritme fikriyle güvenlik hattını Hırvatistan ve Macaristan’dan daha da güneye kaydırmaya çalışmaktadır.

***

“Yeni cephe Balkanlar mı?” sorunun yanıtını yukarıda vermeye çalıştım. Bu bağlamda Türkiye Balkanlar’daki varlığını siyasi ve askeri yönden arttırmak zorunda kalabilir. Türkiye’nin Balkanlar’daki üstünlük yarışındaki muhatabı AB ve Suriye, güney Kafkasya ve Libya’da karşı karşıya geldiği Rusya’dır. Süreç iyi okunup haklarımızı ve kazanımlarımızı koruyarak Balkanlar’daki varlığımızı devam ettirmeliyiz.