Uzunca bir süredir, siyaset kurumu milli güvenliğimiz için iç ve dış tehditlere karşı politikalar yürütmektedir. Bu politik eylem planı coğrafyamızın gereksinimi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin devamlılığı için olmazsa olmazdır. 21 yy’da endüstri 4.0 ve 5.0’ların yaşama geçtiği, insan ve bilgi hareketliliğinin sosyal medya ve mobil cihazlar sayesinde kolaylaştığı savaş ve cephelerin zamana uygun olarak revize olduğu bir andayız. Devletlerin dost düşman kavramlarının 24 saatte ve farklı alanlarda, farklılık gösterdiği bir süreçteyiz. Topla, tüfekle alınamayan zaferlerin ‘ekonomik tetikçiler’ sayesinde ülkeleri istikrarsızlaştırmak için argüman olarak kullanıldığı metotların uygulama alanındayız. Velhasıl kelam siyasi coğrafyamız dünyanın sıfır noktasında ve kalbindedir. Bu önemli toprakların getirdiği fırsatlar kadar zorluklar da siyaset kurumu ve bizlerin yaşamını doğrudan etkilemektedir.
***
Cumhuriyet Türkiye’si Doğu Akdeniz politikasında, Orta Doğu ve Afrika coğrafyasında insan odaklı sosyal politikalarla insanlığa huzur ve barış olma çalışmaları yürütmektedir. Kıbrıs sorunu özelinde ve Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaati için haklı adımlar atmış, ‘Enerji politikasında Türk siyaset kurumu da var’ demiştir. Azerbaycan’daki işgal altındaki topraklar için Bakü’yle birlikte askeri teknik ve psikolojik olarak beraber olmuş, Azerbaycan’ın toprakları özgürlüğe kavuşmuştur.
***
Yukarıda iki paragrafta saydıklarım bile Cumhuriyet Türkiye’sine II. Dünya Savaşı galip devletlerinin ve transatlantiğin hasım olmasına yetmektedir. Bu düşmanlıkları komşu Atina üzerinden ülkemize, Ege ve Doğu Akdeniz’in huzurunu bozacak halde yapılmaktadır. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ABD ve Fransa’yla imzaladıkları askeri anlaşmalar sonrası Yunan Kathimerini gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’nin tepkisi ABD için çok önemli olsaydı, askeri güçlerinin kullanımı için Meriç hududundan birkaç kilometre ötede bulunan Dedeağaç’taki bir karargâhı ya da Doğu Akdeniz’in göbeğinde bulunan Girit’teki Suda Deniz Üssü’nü seçmezdi.” demiştir. Yunan Bakanın açıklamasının devamındaysa aba altında sopa gösterir bir cahillikle “Eğer bir ülke, intihar derecesinde çaresizlik içinde bize saldırmayı planlıyorsa, Yunanistan’da Amerikan askeri güçlerinin konakladığını ciddi şekilde göz önünde bulundurmalıdır.” diyerek Bakan Dendias densizliğiyle konuşmasını tamamlamıştır. Atina ve siyaset kurumları Pasifikte çıkarları çatışan iki ülke Fransa ve ABD’nin desteğiyle jeopolitik bir kumar oynayarak kara ve havadan sözüm ona Türkiye’yi çevrelemek istemektedir.
***
Batı sınırımızda bunlar olurken, doğu sınırımızda bölücü terör örgütü PKK Münbiç ve Telfırat’ta varlığını devam ettirmektedir. Ülkemiz fiziki konumu itibariyle üç tarafı denizlerle kaplıdır. Lakin 4 tarafında düşman ve hasım zihniyetle çevrilidir. Yarım asrı geçen bir süredir üyesi olduğumuz NATO’nun da etrafımızdaki bu düşman varlıklarının hareketlerini izlemesi de abeste iştigaldir. Durum böyle olunca Türk devlet kurumu karar alıcıları milli güvenliğimiz için dört gözle coğrafyayı takip etmekte ve gerekli adımları atmaktadırlar. Milletimiz devletinin bu siyasetine destek olarak mevcudu koruma devresine girmelidir.