İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

30-Hangi duygusal bağ 01.09.2016

Kıbrıs müzakereleri, Ağustos ayının sonlarına doğru ikinci yoğunlaştırılmış süreç olarak ifade edilen görüşme evresinin başlamasıyla tekrar kamuoyunun ve dış politikamızın ana öznesi haline geldi. 14 Eylül 2016’da iki toplum liderlerinin ortak basın açıklaması yapacak olduklarını beyan eden KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, görüşmeler sonrası basın açıklamalarına ara verdi. Yürüttüğü strateji açısından gerekçeleri olabilir ve bu seviyeye gelen müzakere sürecinin zarar görmemesini istemesi de doğal hakkıdır. Lakin görüşmelerle ilgili meclisteki parti liderlerine bilgilendirme toplantısı sonrasında basın açıklaması yapması ve Sayın Akıncı gibi halk iradesinin sandıkta verdiği kararla seçilmiş olan yasal ve “milli hükümete” “öfke patlaması” tarzında suçlama ve ithamları manidardır. Ekranlarda hükümete karşı Kıbrıs Türk halkını “uyarması” ve bunu hangi ruh hali içinde yaptığı açıklanması gereken bir durumdur. Milliyet gazetesindeki Sefa Karahasan imzalı “Kıbrıs’ta mülkiyete duygusal bağ kriteri” başlıklı haber, uluslararası kamuoyunda büyük yankılar uyandıran meşhur “wikileaks belgeleri” niteliğinde önemli bir haberdir. Haber içeriğinde “1974’ten önce belirlenecek bir yaşa kadar Kuzeyde yaşayan bir Rum, isterse ‘Duygusal Bağı’na bakılarak mülküne geri dönebilecek” şeklindeki afaki uzlaşı, akla mantığa aykırı bir düşüncedir. Eğer masada böyle bir konuşma geçtiyse ve Anastasiadis böyle bir istek ile Cumhurbaşkanı Akıncı’ya geldiyse Sayın Akıncı’nın cevabı nedir? Bu cevap kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Eğer yaşam alanı olarak kullanılan ev duygusal bağ kriteri ile görülüyor ve hak sahibi olunuyorsa, yine bugün yaşı 50 ve üstü 1960 ve 1974 arasında 10’lu yaşlarda olan ve 10’lu yaşlara kadar ailesi ile huzur içinde yaşayıp Rum saldırılarında aile huzuru bozulan, annesini babasını kaybeden Kıbrıs Türk halkının duygusal bağının ve özlemlerinin hakkını kim verecek? Sayın Akıncı maddeye olan bağa cevap olmaya çalıştıysa, aileye ve şehitlere olan bağa ne olacak?

Peşin satan esnaf

Müzakerelerdeki diyaloglara baktığımızda Anastasiadis, olası bir referandumda güneyde ‘evet’ çıkarabilmek için ‘Güney’deki halkın haklı kazanımları açıkça baştan bilinmeli ki ‘evet’ çıksın’ demektedir. Bu tarzı ile peşin satan esnafa yakışır bir müzakere süreci yürüttüğü kanısı ortaya çıkmaktadır. Söz konusu haberde, Anastasiadis’in Akıncı’ya çözüm ile birlikte Ercan Havaalanının uluslararası uçuşlara açılmasıyla Kuzeyin de uluslararası sisteme entegre olmasını bir lütuf gibi sunması da gariptir. Sayın Akıncı hükümete “çattığı” açıklamasında ‘ortada bir şey yok, referandum aşamasına gelmedik, yol almamız lazım’ havası veriyor. Öyleyse halkı müzakere sürecinin hangi somut neticesine sahip çıkmaya davet ediyor? Büyük bir soruna benzeyen ve daha önce verilmiş uluslararası mahkeme kararlarını sıfırlayan ‘duygusal bağ’ uzlaşısı yalan mıdır?