Siyaset kurumu ve millet, etle kemik misali birbirinden ayrılmaz iki öznedir. Halkın içinden, halk iradesiyle seçilen zümre, devlet düzeninde sırasıyla yasama ve yürütmede görev alarak vazife-i asliyesini ‘memur’ sıfatıyla yerine getirir. Devlet, kuvvetler ayrılığı ile ‘yasama, yürütme ve yargı’ organlarından teşekkül eder. Yasama ve yürütme, halk iradesinin sandıkta tecelli etmesiyle vücut bulur. Yargı ise muktedir olan devlet adına hukukun bağımsız ve tarafsız yorumlanmasıdır. Bu muhteşem üçlüye ilave olarak da halk adına denetleme vazifesi gelişmiş demokrasilerde basın yayın organlarına verilmiştir. Hal böyle olunca, siyaset kurumu etik kurallarıyla çalıştığında basın yayın yapılan iş ve icraatların halka aktarılmasında iletişim vasıtasıdır. Siyaset kurumu ve milleti için çalışan organizma etik ve erdemden uzaklaşırsa basın yayın organları halk adına denetleme ve ifşa için en önemli kurum/kuruluştur.
***
Geçtiğimiz Salı günü Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sayın Devlet Bahçeli, TBMM’de grup toplantısı konuşması esnasında, siyaset etiği üzerine tarihi hatıratlara atıfta bulunduğu bir konuşma yapmıştır. Sayın Bahçeli konuşmasında “Rivayet olunur ki, Muhyiddin İbn Arabi, bir gün İskenderiye Limanı’nda gemiden un boşaltan hamalları seyrediyormuş. Bu esnada hamalbaşı yüksekçe bir yere çıkıp diğer hamallara sürekli talimatlar vererek özellikle şöyle sesleniyormuş:
‘Çuvalı siyasetle tutun, çuvalı siyasetle taşıyın, çuvalı siyasetle indirin.’ İbn Arabi, hamalbaşına yaklaşıp ‘çuvalı siyasetle indirmenin’ ne manaya geldiğini sormuş. Hamalbaşının cevabı ise aynen şu olmuş: ‘Siyasetle indirmek, çuvalı patlamamaktadır. Çuval patladıktan sonra şikâyetin, dövünmenin, dertlenmenin bir faydası yoktur.’ Böylelikle siyaset kurumunun önem ve kurallarının betimlendiği tarihi anekdotu aktarmıştır. Siyaset, yumurta kefesindeki yumurtaları kırmadan taşımak ve satmak kadar hassas bir müessesedir. Etik ve ahlaki kurallara riayet edilerek icra edilmelidir.
***
Hal böyle olunca yasama, yürütme ve yargı faaliyetleri, millet için kıldan ince, kılıçtan keskin bir düzen içerisinde etik ve ahlaki kurallar çerçevesinde çalışmak durumundadır. Kuzey Kıbrıs siyaset kurumuna yüklenen anlam ve önem, Kıbrıs adasının stratejik konumu, enerji jeopolitiği ve deniz hakimiyet teorisi göz önüne alındığında kılı kırk yararak hareket edilmelidir. Kıbrıs Türkü ve siyaset kurumu son günlerde uluslararası bir soğuk savaşın saha ve alan bulduğu bir cephededir. Rum siyaset kurumuyla çözüm için görüşmeleri, enerji politikasındaki rolü ve tanınma süreci göz önüne alındığı için siyaset kurumu, hukuk ve basın yayın organları millet için etik kurallar çerçevesinde faaliyet yapmalıdırlar.