Siyaset kurumu ve ilgili ilgisiz herkes Netflix dizisi izler gibi Youtube üzerinden gündemi meşgul eden birey ve onun hikayelerini izlemektedir. Bir kilo çiğdem, 4-5 bardak demli çay süresiyle izlenen, kimine göre sitcom (situation comedy – durum komedisi) kimine göre gerçek olan hikayelerle bir süredir meşgulüz. Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ortadoğu, Ege ve diğer siyasi söylem ve gündemleri geride bırakan reytingle malum konular izlenmekte, olasılık ve ihtimal hesapları üzerinden doğruluk ve yalan oranları hesaplanmaktadır.
***
Joseph Goebbels’in “Yalan ne kadar büyük olursa inananlar o kadar çok olur.” sözü, malum birey ve sözleri için geçerli olabilir. Her itham, söylem, teyide muhtaç ve doğruluğu belki de hiç kanıtlanamayacak ölçekte ifadelerdir.
***
Bahse konu ifadelerde iki tane söylem vardır ki belki de aydınlatılması istenilen en önemli iki konudur. Birincisi Uğur Mumcu, ikincisi de Kıbrıs adasındaki gazeteci Kutlu Adalı olayıdır. Birey ne kadar iktidara veyahut güç odaklarına karşıt görüşte olursa olsun canına kast edecek düşmanlıkla cevap verilmemelidir. Demokrasi insanlık için olmazsa olmaz olmalıdır.
***
Türk toplumunda devleti kuran irade ve egemen gücün politik psikolojisinde Cumhuriyet öncesi dönemde kaybedilen toprak ve telef olan gücün korkusu günümüz güvenlik siyasetinde etkilidir. Bu sebeple de icra makamındaki güç odakları zaman zaman enerjinin kontrolünde artı eksileri hesaplayamamış olabilir.
***
Coğrafyamızın getirdiği zorluk ve tehlikeler de hesaplandığında siyaset kurumunun teşekkül ettirdiği güvenlik siyasetine ikinci cihan harbi galip devletleri uluslararası organizasyonların (NATO) marifetiyle müdahil olmuşlardır. Kıbrıs adası bu müdahilliğin genelinde hissedilir bir şekilde örtülü icra sahasıdır. 1974 öncesi Rum terör örgütü EOKA’ya karşı silahlı kuvvetler GNH (Gayri Nizami Harp) metotlarıyla mücadele etmiş, KKTC var olmuştur. Mücadele tarihi ve kahramanları elbette başımızın tacıdır. Kıbrıs’taki mücadele ve sonrası Türkiye’de bölücü terör örgütü PKK ile mücadele sürecinde Özel Birlik muharebelerinde Türk milleti yetişmiş insana fazlasıyla sahiptir.
***
Kıbrıs adasına döndüğümüzde Kutlu Adalı cinayeti faili meçhul olarak kalmıştır. Bu süreçte Hz. İsa’nın vahiy kâtibi Aziz Barnabas’ın adıyla anılan kilise ve gazetelere konu edilen orada vuku bulduğu iddia edilen olay iyi okunup iyi irdelenmelidir. Kıbrıs adasında 1974 sonrası süreçte ateşkes ilanı vardır. Bir antlaşma ve barış söz konusu değildir. Tabi ki ‘Su uyur, düşman uyumaz.’ mantığıyla Kıbrıs’ta her zaman hazır ve nazır olmakta fayda vardır.
***
Fakat Kıbrıs adasından GNH’ın gölgesi yavaş yavaş yerini güneşe bırakmalıdır. GNH açılımıyla gayri nizami harptir. Düzenli ve büyük birlikler yerine küçük ve hareketli birliklerle düşmanı yıpratmak, moralini bozmak, kayıplar verdirmek için nitelikli üstün vasıflı özel kuvvet personelleriyle icra edilen bir savaş şeklidir. GNH klasik harbin dışında kalan harp harekâtını ihtiva eder. GNH’ın yanında psikolojik harekat da yapılmaktadır. Günümüz sosyal medyası ve TV’lere alternatif video kanalları bu amaca hizmet eden en önemli unsurlardır.
Doğu Akdeniz’in incisi, en önemli stratejik siyaset konusu Kıbrıs adası bu gibi GNH, yeni adıyla KOH’un (konvansiyonel olmayan harp) icra edildiği saha niteliğindedir. Günümüz Doğu Akdeniz enerji siyaseti, Mısır’la olan görüşmelerimiz, İsrail’in Gazze ve Kudüs’teki zulmü, küresel ihanet projesi FETÖ’nun düşmanlıkları gibi görünür görünmez savaşlar, akılda tutularak Kıbrıs adasındaki siyasi kurum ve Türkiye faaliyetleri güven kontrole mâni değildir fikriyle iki-üç defa kontrol edilerek yürütülmelidir. İçinden geçtiğimiz süreç kıldan ince kılıçtan keskin bir evredir.