Cumhurbaşkanı Ersin Tatar dönemi müzakereleri Nisan sonunda İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenecek 5+1 formattaki gayrı resmî toplantıyla başlayacak diyebiliriz. Kıbrıs sorunu siyaset kurumunda yer aldığı günden itibaren Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin çözüm için katıldığı muhataplarınınsa laf olsun diye iştirak ettiği Kıbrıs Müzakereleri çokça olmuştur. Umarız bu süreçte sorunun tarafları Rum-Yunan ikilisi ve Kıbrıs’ı ortadan ikiye ‘Barış Gücü’ adıyla bölen Birleşmiş Milletler (BM) Kıbrıs Türkü için ‘gözle görülür elle tutulur’ adım atar. Garantör ülke Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu Cenevre’de yapılması planlanan 5+1 gayrı resmî toplantı öncesi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs için görevlendirdiği özel danışmanı Jane Holl Lute’yi kabul etti. BM adına konunun muhatabı Lute’a Bakan Çavuşoğlu’nun mesajı “Kıbrıs’ta tüm tarafların yararına sürdürülebilir ve gerçekçi çözüm iki devletin egemen eşitliğine dayalı iş birliğidir.” şeklinde olmuştur. Bakan Çavuşoğlu Kıbrıs Türkünün menfaati doğrultusunda dün olduğu gibi bugün ve yarın da olunacağını açık ve net bir şekilde dile getirmiştir. Kıbrıs’ta çözümü federasyon modelinde aramak bir elli yılı daha heba etmek demektedir. Bu sebeple de Kıbrıs’ta çözüm iki devletli egemen eşitliğe dayalı siyasi teşekküllerin varlığıyla sağlanacaktır.
Doğu Akdeniz
Siyaset kurumlarının ana gündemi Doğu Akdeniz’deki enerji yataklarının tespiti ve işletilmesidir. İtilaflar, ittifaklar, gerçek hak sahipleri ve yancıları arasında diplomasi yoluyla ince bir savaş ve güç mücadelesi verilmektedir. Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerin deniz yetki alanları tartışmasına yancı devletler ve hak sahiplerinin askeri güçlerinin restleşmesine kadar varan bir süreç yaşanmaktadır. Mısır, Güney Kıbrıs, İsrail, Yunanistan, Türkiye, Libya ana paydaş ve kıyıdaş devletlerdir. Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülke Türkiye ise denge ve diplomasiyle Kıbrıs Türkü ve kendi hak ve menfaatini koruyup kollamak için siyaset kurumunun tüm argümanlarını kullanmaktadır. Mısır ile yakınlaşma bugünler de gündemdedir. Türkiye – Mısır görüşmelerinin olumlu gittiği düşünüldüğünde Libya’daki barış ve istikrar sürecine katkı adına Kahire Platformu kurularak ortak barış ve huzur ortamı tesis edilebilir. Aklın yoluyla kurulacak platforma Rusya ve diğer Arap ülkelerinin de ilave edilmesi Libya için büyük şans olacaktır. Libya halkının barış ve huzuru için atılacak böyle bir adım, Ankara-Kahire hattı için de çok önemli bir ortaklığın başlangıcı olabilir.
***
Olasılık ve ihtimaller üzerine kaleme aldığım varsayımın gerçekleşmesi, Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkarılması ve işletilmesi için de önemli bir ön olacaktır. Yukarıda betimlediğim haliyle Kahire Platformu benzeri bir yapı, Doğu Akdeniz’in paydaşlarının katılımıyla belki de “Girne Konferansı” adıyla tam bağlantısız olan Kuzey Kıbrıs’ın değerlendirilmesi ve tanınmasında önemli bir adım olabilir. Türk dış politika yapıcıları Kuzey Kıbrıs’ın hiçbir uluslararası örgüte üye ve tanınırlığının olmamasını Doğu Akdeniz enerji yatakları için bir avantaja döndürebilir. Mantık ve akılla inşa edilecek olan dış politika Kıbrıs Türkü için çözüm olacaktır.