Kafkasya, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında yer alan bölgedir. Kuzey ve Güney Kafkasya olarak ikiye ayrılır. Bağımsız ve egemen devletlerin teşekkül ettiği bölge, Güney Kafkasya’dır. Kuzey Kafkasya bölgesi ise Rusya içerisinde kalan bölgedir. Kafkasya olarak tanımladığımız bölgede 21 farklı dil konuşulmaktadır. Farklı dillerin olduğu bu kaotik coğrafyada farklı milletler ve farklı dini inanışlar da birbiri içine geçmiş halde yaşamaktadır.
***
Azerbaycan’ın Karabağ özgürlüğü için verdiği mücadele sürecinde bolca kamuoyunda yer alan Kafkasya, en az Doğu Akdeniz ve Ortadoğu kadar siyaset kurumları için önemli, geçiş mahiyetinde olan coğrafyadır. Kuzey Kafkasya, Rusya resmi sınırları içinde kalan 13 farklı ülkeden oluşmaktadır. Güney Kafkasya ise Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan olarak uluslararası sistemin tanıdığı devletlerdir. Güney Kafkasya’da bir diğer siyasi tanınmayan teşekküller de Abhazya, Dağlık Karabağ ve Güney Osetya’dır. Yüz ölçümü ve siyaset gündeminde oluşturduğu varlık, sessiz sedasız olsa da kendi içerisinde fırtınaların koptuğu ve bu fırtınaların komşuları ve uluslararası ilişkileri derinden etkileyecek önemli siyasi ve askeri çatışma ortamının olduğu coğrafyadır.
***
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Azerbaycan ziyaretinde okuduğu, Türk kimliğinin gönül coğrafyasında sızı olan toprakların betimlendiği “Aras’ı ayırdılar, Kum ile doldurdular, Ben senden ayrılmazdım, Zor ile ayırdılar. Ay Lâçin, can Lâçin, Men sene kurban Lâçin” şiiri ABD’ye rağmen Türkiye’nin ilişkilerini iyi tuttuğu İran’ı rahatsız etti. Dışişleri Bakanları üzerinden sitemlerini dile getirdiler, sonrası Türk Dışişleri de gerekli cevap verdi ve konu yanlış anlama mahiyetinde sonladı.
***
Bir şiir sonrası ticari ve siyasi ilişkileri iyi olan iki ülke bir anda gerilimin ortasında buluyor kendini. Şiirde bahsi geçen Aras Nehri, Bingöl Dağlarında doğan Ermenistan, Azerbaycan ve İran sınırlarından Kura nehrine dökülen 1072 km uzunluğunda bir nehirdir. Milletlerin gönül coğrafyaları aynı Aras Nehri gibidir. Doğup ve yol aldığı, aktığı alana sınır çekilmez, set örülmez. Siyaset kurumunun teşekkül ettirdiği sınırlar belki insan geçişleri için bir önlem ve set olabilir. Lakin gönül ve duygu coğrafyası için set olamazlar; fikirde, söylemde, hasret ve birlik olgusu her daim yaşar gider. Bu duygu yoğunluğunu betimleyen bir diğer şair de merhum Arif Nihat Asya’dır. Arif Nihat şiirinde “Ağlayın, parmakları nur, sularından kınalı kızlarım. Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga’ya bakıp yıldızlarım. Şu yakın suların, kolu neden bükülmez? Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin benden doğar, bana dökülmez?” Türk devletinin gönül coğrafyası sınırlarla belirlenmiş siyasi coğrafyasının çok da ötesindedir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu şiir bir nevi devletimizin zihnindeki yakın veyahut uzak olan hedeflerin şiirle dışa vurulmuş halidir.
Rotaları da kolları da biz büküyoruz
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM’de bütçe görüşmeleri esnasında Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türkü ve Türkiye’nin yaptığı enerji çalışmaları ve Türk varlığından rahatsız olan transatlantik yapıya cevaben “Bugün kimse Türkiye’nin kolunu bükmeye çalışamaz, tam tersi bize doğrultulan Doğu Akdeniz’de rotaları da kolları da biz büküyoruz. Bundan emin olun.” demiştir. Türk dış politikasının en önemli aktörü Bakan Çavuşoğlu, açık ve net bir şekilde Doğu Akdeniz ve siyasi coğrafyamızda faaliyetlerimizi yapıyoruz, demiştir. Kıbrıs siyaset kurumu bu kararlı Kafkasya’daki ve Akdeniz’deki Türk duruşunu iyi okumalı ve Kıbrıs Türkü için gerekli stratejik adımları atmalıdır.